Ana Sayfa Blog Sayfa 11

Bergama Hızlı Okuma ve Öğrenci Koçluğu

Günümüzün eğitim sistemi sınavlar merkeze alınmış şekilde oluşturuldu. Bunu hepimiz biliyoruz. 2-2.5 saate varan sınavlarda öğrencilerden soru başına 1 dakika ayırması beklenmekte. Eğer daha önce, bu sınavlardan birkaçına maruz kaldıysanız ne denli zorlayıcı ve öğrenciyi baskı/stres altına alan bir süreç olduğunu bilirsiniz. Uzun uzadıya Türkçe soruları, önce soruyu anlayıp sonra çözüm yolunu bulmak zorunda kaldığımız matematik soruları… 1 dakika ilk bakışta yetersiz gözüküyor değil mi? Evet birçok kişi için öyle fakat az bir yüzdelik için durum böyle değil. Zaten sınavı kazanan kısım bu azınlık oluyor. Peki bunu nasıl başarıyorlar hiç düşündünüz mü?

Yüzbinlerce, milyonları bulan rekabet arasında artık işler iyice zorlaşmış durumda. Artık bilgilere – konulara hakim olmak yeterli değil. Çünkü rakipler de bunun farkında ve eksik bırakmadan sınavlara hazırlanma iç görüsüne sahipler. Dolayısıyla atanmalarda/kazanmalarda faktör olan küsuratlı puanlar ve kritik sıralamalar kusursuzluğu zorlamanın eşiğine bakıyor. Bu ne demek oluyor?

Öğrenci uzun ve anlaşılması zaman alan sorularda vakit kaybettiğinde, diğer sorulara ayıracağı zaman da kısalıyor ve zaten diğer sorular da aynı şekilde olursa stres ve zaman yönetimi kaygısı iyice sarıp performansı düşürüyor. Aylarca, yıllarca verilen emekler boşa gidiyor. Öğrenci her ne kadar çalışkan ve derslere hakim, başarılı bir öğrenci olsa bile sonuç beklendiği gibi olmuyor. Bu zorlu maratonda bilgi kısmı görüldüğü üzere yeterli değildir. Bilginin yanında işin teknik kısmı da ciddiyete alınmalı ve masanın bir ayağı eksik bırakılmamalı. Masanın düşmesini hiçbir veli ve öğrenci istemez.

Her sene büyük bir problem halini alan sınavlarda başarı göstermek için artık küçük detaylar önemsenmeli. Ben bu detayları şu ana başlıklarda değerlendirip öğrencilere eğitim ve danışmanlık hizmeti veriyorum.

  • Azami miktarı öğrenciyi motive eden kaygının, fazla olması sebebiyle performansı kısıtlamasını engellemek, kaygı ve stres yönetimi.
  • Öğrencinin aile ve özel hayatında yaşadığı problemler – zorlukları değerlendirmek ve psikolojik danışmanlık vermek. Öğrencinin derslere ve sınava odaklanmasının ilk koşullarından biri kafasının rahat olmasıdır.
  • Hızlı okuma. Yazımda da bahsetmiştim. Soruları hızlı ve anlayarak okumak sadece soruları yetiştirmek bağlamında değil, sınavın daha rahat geçmesini sağlar; daha özgüvenli ve emin, rakiplerden daha önde olmanın bilinciyle zaman baskısından sıyrılarak sınavı gerçekleştirmeyi sağlıyor.

Her çocuk özel ve isterse başarıya ulaşabilecek potansiyele sahiptir. Farkı ebeveynlerin, öğretmenlerin, eğitimcilerin, profesyonel meslek elemanlarının doğru yönlendirmeleri belirler. Gerekli ve yeterli imkanlar sağlanır, öğrenci sadece etüt-dersane ile değil destekleyici faktörlerle donatılırsa başarı işten bile olmuyor.

Bergama Öğrenci Koçu

0

Ülkemizde sınavlar ilkokuldan başlayarak öğrencinin hayatının büyük kısmını kapsar. Çok küçük yaşlardan itibaren uzun bir maratonun içine girilir ve çeşitli dersler/sınavlarla mücadele başlar. Tabir yerindeyse çocukluk ve gençliklerini yarış atı gibi geçirmek durumunda kalmaktalar. Sistem bunu dayatınca, biz rehberlere, ailelere ve en başta da çocuklarımıza adapte olmak kalıyor. Bazı şeyler ne kadar noksan ya da yanlış olsa da hayatın gerçekleri bizi bunlara ayak uydurmaya yönlendiriyor. Benim Bergama öğrenci koçu olarak hizmet vermem bu noktada başlıyor.

Öğrenciler, hayatlarını şekillendiren ve geri kalan yaşamlarını nasıl değerlendireceklerini belirleyen sınavlara hazırlanırken normal olarak kaygı altında bulunabiliyorlar. Bazı öğrencilerde bu kaygı düzeyi sağlıklı ve ateşleyici bir güç olarak kullanılırken, bazı öğrencilerde frenleyici, ketleyici, var olan potansiyelin kullanılmasını engelleyici seviyede bulunuyor. Bu patolojik kaygının minimum düzeyde tutulması, öğrenciye ekstra bir yük ve sınırlayıcılık getirmemesi için psikolojik destek ve profesyonel anlamda sınava yönelik rehberlik almaları hem aileler hem öğrencinin kendisi için hayati nitelikte.

Bu zorlu ve kritik yolda öğrencilerimizi yalnız bırakmak, onlara haksızlık etmek olur. Eğitim – öğretim hayatlarında çeşitli problemlerle yüzleşen öğrencilerin motivasyon, planlama, stres ve kaygı yönetimi, psikolojik destek alanlarında yanında olunduğu sürece daha başarılı oldukları görülmekte. Hayatlarındaki bu kritik dönemeçte başarılı olmalarını her veli ister, bekler. Gayet tabii hakkıdır da. Bu süreçte maddi manevi birçok kaynağı seferber etmekteler. Fakat velilerden ”ne yaparsam yapayım olmuyor” tarzı serzenişlere denk geliyoruz. Aslında imkan sağlama bakımından birçok örnekte gerçekten de yapılması gereken birşey kalmamış görünüyor evet. Fakat empati, motivasyon ve destekleyici faktörlerle öğrencinin yanında olmak, derslere ve sınava güdülenmesi konularında yetersiz kalınca başarı yakalanamıyor. Ben Bergama öğrenci koçluğu hizmetimle bu süreçte hem psikolojik hem sınav başarısı konularında performansı artırmada garanti veriyorum.
Hakkımda bilgi sahibi olmak isterseniz bu linke tıklayabilirsiniz.

Aliağa Psikolog – Pedagog | Aile Danışmanı Kağan AY

0

Aliağa içinde psikolojik destek, danışmanlık ve terapi almak isteyen birey ve ailelerle pedagog, aile danışmanlığı, çift terapisi, bireysel terapi gibi alanlarda yanınızdayız.

Aliağa Psikolog - Psikolojik Danışmanlık
Aliağa Psikolog – Psikolojik Danışmanlık

Aliağa psikolog, yıllar boyu İzmir’de ve Bergama’daki şubelerimizdeki psikolojik danışmanlık ve terapi deneyiminden sonra Aliağa’da psikolojik danışmanlık merkezi olarak hizmet vermekteyiz. 0 – 12 yaş çocuk, 12 – 18 yaş ergen ve 18 yaş üstü yetişkin, aile terapisi alanlarında çalışıyoruz. Birçok psikolojik problemde, çözümsüz – çaresiz kaldığınız durumlarda yalnız bırakmıyoruz. Uzman ve deneyimli psikologlar ile sorunlarınıza çözümü beraber geliştirelim.

Çocuğun sınava hazırlanıyor olabilir, eşinle problemlerin, stres, işyerindeki sorunlar, çeşitli psikolojik rahatsızlıkları yaşama ya da karşı karşıya kalmaktan korkma(depresyon, panik atak, sosyal fobi, anksiyete, cinsel sorunlar vb.) gibi durumlarla insanlar karşılaşabiliyor. Bunlarla baş etmek sanıldığı kadar kolay olmuyor. Sen de destek ihtiyacı hissediyorsan iletişim bilgilerimizden bize ulaşabilirsin.

Danışmanlık ve Terapi Neden ve Ne Zaman Alınmalı?

Bireyler belli başlı psikolojik rahatsızlıklar yaşayabiliyor. Örnek olarak depresyon, bipolar bozukluk, anksiyete kaygı bozuklukları, panik atak, sosyal fobi, alt ıslatma, okula uyum, teknoloji bağımlılığı, evlilik çift problemleri, iletişim sorunları gibi geniş skalada sorunlar baş gösterebiliyor. Bireyler hem kendileri hem yakın çevrelerinden aldıkları destek tarafından tatmin edici şekilde baş edemiyor, çıkmazda kalıyor. Bu noktada alanında uzman bir psikologa danışmak, yol yordam çizmek, içinde bulunduğu durumu anlamlandırmak, olası çözüm yolları ve süreçle ilgili bilgi sahibi olmak çok mühimdir. İnsanı belirsizlik yorar. Yolunuzu aydınlatma ve kontrol sahibi olmanızda destekçiniz oluyoruz.

Aliağa Psikolojik Danışmanlık Merkezi

Kağan AY Danışmanlık Karşıyaka, Bayraklı, Gaziemir şubelerinin yanısıra Aliağa’da da hizmet vermeye başladı. Kurucumuz ile ilgili detaylı bilgi için hakkımızda sayfasından bilgi alabilirsiniz. Ergen, yetişkin, çiftlerle yoğun olarak çalışan uzmanımız yanısıra çocuk ergenlerle terapi yapan pedagog uzmanlarımız da hizmet vermektedir.

Aliağa’da en iyi psikolog desteği almak için iyi araştırma yapmak, danışan yorumlarını okumak, uzmanın çalışma alanları, deneyimi, mezun olduğu bölümün Psikoloji olması vb. kıstaslara bakılabilir. Psikoterapi hassas ve nitelikli bir alandır, psikologunuzu itinayla seçmelisiniz.

Aliağa Psikolog Fiyatları 2024

Aliağa’da psikolog ücretleri danışmanlık merkezine, çalışılan alan ve konuya, uzmana göre farklılık göstermektedir. Genel itibariyle Aliağada psikolog fiyatları 700 tl ile 1200 tl arasında değişmektedir. Ücretler seans başı ücrettir. Görüşmeler danışmanlık merkezimizde 1 saat sürmektedir. Bazı durumlarda özellikle aile çift terapilerinde süre ve ücrette artış olabilmektedir.

Aile Danışmanlığı & Evlilik Terapisi

Çiftler ve aileler sorunlar yaşayabiliyor. Evliliklerde cinsel problemler, evliliğe uyum sağlama, kök aile problemleri, iletişim sağlayamama – konuşamama, tartışmalar, maddi konularda anlaşmazlıklar – şeffaflık olmaması, küsmeler uzun süreli iletişimde olmama hali gibi çok sayıda sorun görmekteyiz. Bu sorunların çözümü ve çiftlerin birbirlerini anlayabilmesi, önlerine daha mutlu huzurlu bakabilmeleri için evlilik danışmanlığı hizmeti almaktadırlar.

Aile terapilerinde çiftlerin yanısıra çocuklar da doğrudan ya da dolaylı dahil edilmektedir. Kavgalar, huzursuzluk, soğukluk gibi faktörlerden çocuklar ve ergenler kolaylıkla etkilenmektedir. Bu da onlar üstünde çeşitli davranış sorunları doğurabilmekte, mutsuz ve asabi bir ruh halinde olmalarına yol açabilmektedir. Gerek bugüne kadarki efektif olmayan durumların tespiti ve değerlendirmesi gerek ileride bu işlevsiz davranışların yerini yeni kalıplarla değiştirebilmek için aile çift terapisti eşliğinde çalışmalar yapılır.

İzmir Panik Atak Tedavisi

Panik atak tedavisi için araştıran ve psikolojik destek arayan birçok birey mevcut. Bu yazımızda hastalığın geniş çaplı tüm özellikleri, muzdarip kişilerin A’dan Z’ye bilmesi gereken her şeye yer verdik. Umuyoruz ki İzmir’li hemşehrilerimize faydası olacaktır. Tek başına baş etmesi zor olan, etraf hatta en yakınları tarafından anlaşılmadığını hissettiğinde daha da zorlaşan bu durumu yaşayanların destek alarak atlatmasını, henüz panik atak problemi yaşamayan kimsenin de yaşamamasını temenni ederiz. Biliyoruz ki en iyi ”yaşayanlar bilir”…

İzmir’de birçok panik atak hastasını terapi ederek “hiç bitmeyecekmiş gibi” hissettiren ve insanı canından bezdiren bu psikolojik problem hakkında önce detaylı bilgi almak için yazımı okumanızı öneririm, ardından gelin beraber terapi yolculuğunda geride bırakalım bu illeti.

İzmir Panik Atak Tedavisi Başlıca Merak Edilenler

  • Panik Bozukluk Panik Ataklar Sebepler Tedavi

Panik Atak… Yaşayanların hayatını alt üst eden , ızdırap veren ve deyim yerindeyse yeri geldiğinde diken üstünde hissettiren, dışarıdan yaşamayanların ise ”sıradan bir panik hali olsa gerek” diye küçümsediği ruhsal rahatsızlık.

Panik bozukluk maalesef yapısı itibariyle kişide fobilerin oluşmasına yol açabiliyor.
Bir tür anksiyete bozukluğu kabul ettiğimiz panik bozukluk kişide tekrarlayan ataklara ev sahipliği yapma durumu, tekrar panik atak geçireceğim beklentisiyle davranışlarda ve düşünsel yapıda değişmeyi barındırma, en az 1 ay süreyle tedirginlik haliyle panik atak gelir mi bekleyişi.

Panik atak‘ın özel ilgi alanımız olması ve mesleki deneyimlerimize dayanarak söyleyebiliriz ki, bu bozuklukta halk dilindeki ‘korktuğun başına gelir’ , ‘bir şeyi kırk kere söylersen olur’ durumu tam olarak örtüşüyor. Bunu bilimsel ve sebep-sonuç ilişkisiyle açıklamak ve tedbirleri almak bizim işimiz. Tabii ki problemi çeken kişinin elinde olan bir durum olmamakla birlikte, rahatsızlığa karşı oluşan karamsar ruh halinin ve ümitsizliğin yok edilip psikoterapi süreciyle kişinin geçmişteki çökkün hayatından çıkarılması mümkün.

  • Panik Atak Nelerle Tetiklenir

Panik ataklarda ani ve ezici bir korkuyla başlayan ve kişiyi anksiyete bozukluklarından daha yoğun ve boğucu etkileyen durumlar hakimdir. Birkaç dakika içinde geçmesi ve tipik olarak 30dk ile 1 saatte sonlanması yaygındır. Fakat gün boyu da devam ettiği görülür. İzmir’de panik atak terapisi verdiğim kişilerle de bu durumu teyit ettim.

Bazı yerler , kişiler , durumlar kişide panik atak ı tetikleyebilir. Ortada bir şey yokken de panik atak başlayabilir fakat ben psikanalitik yaklaşımın da etkisiyle hiçbir şeyin sebepsiz olmayacağını ve çevrede tetikleyici bir etken olmasa bile kişinin düşünsel yapısından kaynaklanabileceğini göz önünde bulundururum. Kaldı ki panik atağın beklenmesi zihinsel hali bunu destekler niteliktedir. Panik atak rahatsızlığını en iyi tanımlayabilecek kişi onu yaşayandır.

  • İzmir Panik Atak Tedavisi 2024

Önde gelen başarılı psikoterapistleriyle halk sağlığını önemseyen kurumumuzca, gerek hemşehrilerimiz gerek de çevre illerden İzmir’de panik atak tedavisi için psikolojik destek arayan bireylerin talebi karşılanıyor. EMDR, bilişsel davranışçı terapi, hipnoz, konuşma terapisi, psikodinamik yaklaşım gibi birçok psikoterapi ekolüyle danışanların panik atak hastalığını atlatması ve önüne daha huzurla baktığı bir yaşam sürmesi için işbirliği yapılıyor.

  • Panik Atak Tedavisi Nasıldır

Panik atak tedavisi için ilaç tedavisi, psikoterapi, nefes egzersizleri, Mindfulness, bilişsel davranışçı terapi gibi birçok seçenek kullanılmakta. Dünyada şu an kabul gören etkili yaklaşımlar bunlar. Birçok danışanımız panik atak tedavi edilebilen bir hastalık mıdır? sorusunu yöneltiyor. Bu soruyu yöneltmelerinin 2 olası altta yatan sebebini görüyoruz: 1-) Yaşadığı zorlu süreç uzun yıllar almıştır ve artık hep bununla yaşayacağı korkusu hakimdir. ”Ya bu hep böyle devam mı edecek”, ”Hayatım zehir oldu” serzenişleri bu sorunun ilk cevabı olabilir. 2-) Danışan / hasta ilaç kullanıyor(uzun seneler) ve ilaçla belirtileri kontrol altında tutabiliyor. Bıraktığında tekrar nüksediyor ya da bırakmaktan korkuyor. Bu koşullarda panik atak tedavi yolunda ilaçsız bir yol var mı? sorusu altta yatıyor. Her iki durumda da hasta iyileşmek için umutlu sadece yol göstericiye ihtiyaç duyuyor.

Panik atak anksiyete grubu bozukluklarından yoğun yaşanan ve kişileri darlayan psikolojik problemdir. Bu rahatsızlıkla baş etmek için bireyler uzmanlardan destek ihtiyacında olabiliyor. Uzmanın panik atak alanında deneyimli, vaka görmüş ve rahatsızlığın terapisi – takibinde deneyimli olması en öncelikli etken olmalıdır. Panik atak uygun adımlarla birlikte çaresiz, çözümsüz değildir, buna birçok danışanımızda şahit olduk, olmaya devam ediyoruz.

Panik Atak Geçirdim Hasta Mıyım, Panik Bozukluk Rahatsızlığına mı Sahibim?

Panik atak geçiren herkes panik bozukluk teşhisi almak zorunda değil. Hatta her birey hayatında 1 – 2 kez bu deneyimi yaşayabiliyor. Harvard Üniversitesi’ndeki bir araştırmada görüşülen kitlenin %23’ü panik atak yaşamış olduğunu belirtmiş.
Bunun yanında ise %3 panik bozukluğa sahip.
Öte yandan hastalıkla ilgili yeterli bilgiye sahip olmayan kimseler tarafından da bir panik hali, normal tedirginlikten daha yoğun ve bazı fiziksel belirtilerin(nefeste hızlanma, terleme, daralma) bulunmasıyla ”panik atak geçiriyorum” yanılsamasına düşülüyor.

Panik atak belirtileri kişiden kişiye değişmekte

Bir tehlikeyle karşılaştığında , kalbin olağan çalışmasından çok daha aktiftir ve vücudunun büyük kas gruplarına dolaşım sistemimizin yardımıyla kan pompalar. Böylece tehlikeden uzaklaşmak yani kaçmak (flight) mümkün hale gelir. Vücudumuzun tek istediği bizi tehlikeden uzaklaştırmak için hazırlamaktır. Bunun yan etkisi ise başının dönmesi. Olağandışı dolaşım sebebiyle sersemlemiş hissedersin. Buna nefes de eklenince… Ardından çok da yabancı olmadığın anlam yüklemeleri gelir; ”kalp krizi mi geçiriyorum?” , ”göğsüm daralıyor nefes alamıyorum” , ”acile gitmem gerek” , ”deliriyorum galiba” , ”kendime çevreme bir şey yapmaktan korkuyorum” … Panik atak belirtileri kişiden kişiye değişir. Bazısı terler bazısının başı döner bazısının midesi bulanabilir. Hepsinin ise ortak bir yanı var; bu belirtiler başımıza bir felaket ya da hastalık habercisi olarak değil, karşı karşıya bulunduğumuz duruma yukarda da belirttiğim gibi vücudumuzun doğal ve olağan tepkileridir. Buradaki en büyük hata bu belirtilerin çarpıtılması ve kişi tarafından olduğundan başka amaçlara yorulmasıdır.

İzmir’de panik atak hastalığına sahip danışanlarımdan aldığım hikayeler sonucu, kendilerini kapana kısılmış, güçsüz ve aciz hissettikleri yönünde. Evet panik bozukluk karşılaşıldığında kişiye yüksek anksiyete yaşatır ve insanın omuzlarına belirli bir zaman diliminde yüklenebilecek stresin kat kat fazlasının bulunması söz konusudur; fakat baş edilmesi mümkündür. Artık bununla yaşamak istemiyorum , daha fazla buna katlanmak istemiyorum diyen ve kararlı olan her kişi, bir uzman ile işbirliği içerisinde yaşamını  alt üst eden bu rahatsızlıkla vedalaşabilir.

Şimdi Biraz Panik Atak Belirtileri Nelerdir Göz Atalım

  • Kalp Çarpıntısı
  • Terleme
  • Titreme
  • Sıcak ya da soğuk basması
  • Göğüste ağrı – sıkışma
  • Nefes darlığı – nefes almakta güçlük
  • Boğulmuşluk hissi
  • Uyuşma veya karıncalanma (Özellikle ellerde)
  • Baş dönmesi – dengesizlik(istikrarlı olamama)
  • Mide bulantısı
  • Kendinden ayrılmışlık hissi
  • Kontrolü kaybetme ve çıldırma korkusu
  • Ölüm korkusu

Panik ataklar genellikle en az 4 maddeyi barındırır.

panik atak belirtileri testi
panik atak belirtileri testi

Panik Atak Belirtileri Testi

  • Nedensiz korkularım olur, endişem gereğinden fazladır.
  • Çok hızlı huzursuzlanırım, elim ayağıma dolaşacak gibi olur.
  • Kendime yabancılaşmış gibiyim.
  • Bir şey olacakmış, kötü bir şey başıma gelecekmiş hissi.
  • Kollarım, bacaklarım titriyor, karıncalanıyor.
  • Kendimi zayıf hissediyorum. (Yer yer tükenmiş)
  • Kalbimin çarpığını duyuyorum, dinliyorum. Gereğinden fazla ve gümbür gümbür çarptığını düşünüyorum.
  • Bayılacakmış gibi oluyorum.
  • Nefes alıp vermemde zorlanım olabiliyor.
  • Ellerim terler, terlemek beni daha çekimser yapıyor.
  • Uykuya dalmada problem yaşıyorum.

Dipnot: Bu maddelerdeki belirtiler tam anlamıyla panik atak hastalığını yordamaz, sadece fikir verecektir. Bu panik atak belirtileri testinde bulunan maddeler birçok vakada ortaktır. Panik atak olabileceğinize dair şüpheleriniz mevcutsa bir psikiyatriste gitmenizi öneriyoruz.

Panik atağı nasıl durdururum?

İzmir’de ofislerimizde yaptığımız görüşmelerde terapi sürecine ek olarak danışanlarıma bir panik atakla karşılaşırlarsa tek başına olduklarında neler yapabileceklerini, kişinin yapısına uyan teknikler seçerek öğretiriz. Fakat herkes için ortak bazı teknikler var. Nefesin doğru kullanımı bunlardan biri. Sadece panik bozukluk için değil hayatımızın genel akışı için nefesin doğru kullanılması çok önemli ve üzerinde durulması gerekmekte. İzmir panik atak tedavisinde bu tarz tekniklerin psikoterapi ile danışana öğretilmesi ve bir başa çıkma yöntemi olarak bize yardımcı olması avantaj sağlıyor.

Nefesinizi hızlıdan yavaş ve derine düşürmek kalp atış hızınızı düşürür. Vücudunuz alarm durumundan normale döner. Bu farklı tekniklerle öğretilip bilinçlilik haliyle danışan tarafından pratik edilirse psikoterapi sürecinde destekleyici fayda sağlamakta. Elbette bu işin sadece bir parçası, diğer yaklaşımlarla harmanlandığında başarıya ulaşmak için çok fazla yol kalmıyor.

Panik atak Agorafobi ile komorbid bir rahatsızlıktır. Bunun sebebi kişinin toplum içinde, açık alanlarda atakların tekrarlayacağı korkusudur. Bu tür yan rahatsızlıklar da varsa, terapi sürecinde hepsinin değerlendirildiği sürece dahil edilmesi başarıyı artırmakta.

Panik Atağı Durdurmak için İlaç Tedavisi Şart mı, İlaç Kullanmak İstemiyorum

İzmir‘de ”panik atak tedavisi ilaçsız çözülür mü? , panik atağı ilaçsız yenmek istiyorum, ilaç kullanmadan panik atak tedavisi mümkün mü?” şeklinde çok sayıda taleple karşılaşıyoruz. Danışanların bu taleplerinin çok normal ve makul olduğunu belirtmeliyiz. Özellikle hamilelik gibi sıra dışı durumlarda zorda kalınmadıkça vücuda kimyasal alınması istenmez. İlaç, farkındalık kazandırmaz veya yeni bir şey öğretmen, baş etme mekanizması kazandırmaz. Diğer yandan tekrarlama riski ilaç tedavilerinde yüksektir. Bu sebeplerden ”ilaçsız panik atak tedavisi” isteyen danışanlarımızın sayısı hayli fazla.

İlaçsız Panik Atak Tedavisi

Psikoterapi ile panik atak semptomlarının ortadan kaldırılması ve hastalığın geride bırakılması mümkün. Psikologun danışanın durumunu anlaması, süreci ona en uygun şekilde sunması ve işbirliği içinde olunması gerekmekte. Rahatsızlığa sahip danışanın, her şeyden önce kararlı olması ve terapi sürecindeki beklentileri yerine getirmesi beklenir. Bir diğer husus psikolojik destek talebinde bulunan hastaların uzmanını seçerken titiz davranması ve uzmanın çalışma yaklaşımlarını araştırmasıdır. Örneğin izmirde panik atak tedavisi uygulayan kurumumuzda başlıca bilişsel davranışçı terapi, mindfulness, hipnoz, psiko-eğitim, psikodinamik terapi kullanılmaktadır. Diğer yandan uzmanın bu alanlarda kendini yetiştirmesi, deneyim sahibi olması da önemli bir diğer husus.

Hastalığın en büyük özelliklerinden biri de, kişinin kendini normalden fazla dinlemesi, ilgilenmesi ve  bedensel değişimlere gereğinden fazla anlam yüklemesidir. Bir danışanımı hiç unutmam, şöyle diyordu; İzmir’de panik atak tedavisi için gitmediğim doktor, uygulamadığım yöntem kalmadı. İstanbul’da doktorlara çıktım yine olmadı. 12 senedir çektiğim bu hastalık yüzünden artık evden dışarı çıkmaz oldum. Hapis hayatı yaşıyordum. Ne işim, ne evlilik hayatımdaki düzenim ne de çocuğuma annelik yapabilir oldum…

Evet, bu rahatsızlık insanı öyle bir hale sokabilir ki bırakın sosyal hayatı, günlük rutin aktivitelerini bile gerçekleştiremez hale gelebilir. Ve ne yazık ki, hastalığın ilk safhalarında değil durum iyice kötüleşince bir uzmana danışmak yolu seçilir. Yine de ne olursa olsun psikoterapi sürecinde danışan yeterli özveriyi gösterirse rahatsızlık huzurlu bir şekilde geride bırakılabiliyor.

Bilgi ve Randevu için: 0530 370 85 96

İzmir Depresyon Tedavisi

Depresyon Sebepleri ve Belirtileri Nelerdir, Nasıl Tedavi Edilir

Zaman zaman modumuzun düşmesi, keyifsiz olmamız normal ve hayatın gerçekliğidir. Umutsuzluk, ümitsizlik ve isteksizlik koterapistgibi duygulara sahipsen ve bunlar bitmek bilmeyen halde seni bırakmıyorsa depresyon yaşıyor olabilirsin. Hayat kaliteni düşürür, keyif almanı engeller. Bütün gün çeşitli şeyler sana çok boğucu ve uğraştırıcı geliyor olabilir. Fakat daha iyi olabilirsin.
Depresyonun olası nedenlerini anlayarak, farklı depresyon türlerinin farkında olarak daha iyi hissetmek ve problemin üstesinden gelmek mümkün.

Nedir Bu Depresyon

Depresyon yaygın ve zayıflatıcı bir duygudurum bozukluğudur. Yaşamın mücadelelerine ve aksiliklerine karşı üzüntüden daha fazla olarak; depresyon gün içinde nasıl hissettiğini, nasıl düşündüğünü, çevrene nasıl kayıtsız kalabileceğini ve verdiğin tepkileri değiştirir. Ders çalışmak, çalışmak, ilişkiler, çevremizdeki insanlarla iletişimimiz, yememiz, içmemiz, uykumuz kısacası hayatımızın her alanında zevk almamızı engeller.

Bazıları depresyonu ‘bir karadeliğin içinde yaşamak’ , ‘yaklaşmakta olan kıyamet gibi’ tarzı betimlemelerle tanımlıyorlar. Bazıları ise tamamen bir boşluk, hissizlik ve anlamsızlık diyebiliyor. Erkekler huzursuzluk ve kızgınlık duygularına sahip olabiliyor. Depresyonu nasıl yaşarsan yaşa, tedavi edilmeden geçiştirilirse ciddi bir sağlık sorunu yaratabilir. Şu unutulmamalıdır ki yaşadığın çaresizlik ve umutsuzluk, gerçeklikten değil içinde bulunduğun duygu durumundan kaynaklanmakta.

Depresyonun Belirtileri Neler

Depresyon çok fazla alt çeşiti olan bir ruhsal bozukluktur. Kişiden kişiye çok farklı varyasyonları olabilir. Ancak bazı ortak belirtilerden söz edebiliyoruz. Bu belirtiler normal kişilerde de bulunabilir, yani hayatın içindedir. Fakat şöyle diyebilirim ki; ne kadar fazla belirtiye sahipsen, bu belirtilerin şiddeti ne kadar yüksekse ve süresi ne kadar uzuyorsa depresyona sahip olma ihtimalin o derece yüksek.

10 Yaygın Depresyon Belirtisi

  1. Çaresizlik ve Umutsuzluk Duyguları : Hiçbir şey daha iyi olmayacak ve yapılabilecek bir şey yok. İçinden bulunduğum durumdan çıkmamı ne sağlayabilir ki?
  2. Günlük Aktivitelere Karşı İlgi Kaybı : Eski hobiler, eğlenceler, arkadaşlarla aileyle yapılan aktiviteler seni çekmiyor. Neşe ve zevk duyguların dipte.
  3. İştah Kaybı ve Kiloda Değişim : Normal sayılabilecek düzeyden daha çok kilo kaybettin ya da aldın. Zamana yayılarak değil kısa sürelerde gerçekleşti. Vücut ağırlığının %5 ten fazlasının 1 ay içinde değişimi.
  4. Uyku Düzeni Değişiklikleri : İnsomnia, gece sık sık uyanmak, özellikle sabahın erken saatlerinde uyanmak ya da sürekli uyku hali.
  5. Öfke ve Sinirlilik : Tedirgin, dinlenmemiş, huzursuz hissetmek. Töleransın düşük. Her şey ya da herkes kolayca seni sinirlendirebilir.
  6. Enerji Yitimi : Yorgun, halsiz ve fiziksel olarak tükenmiş hissetmek. Tüm vücudunu ağırlaşmış hissedebilirsin, atiklik ve atılganlık kaybolmuş. Küçük işlerde bile zorlanma durumu ve bunları yaparken süresi uzar.
  7. Kendinden Nefret Etme- Suçlama Eğilimleri : Değersizlik ve suçluluk duygusu… Yaşanan olaylardan kendini sorumlu tutmak, hatayı kendinde aramak ve faturayı kendine kesmek. Nerede yanlış yaptığını arayıp bulmaya çalışmak.
  8. Düşüncesiz Davranışlarda Bulunmak : Madde bağımlılığı, zorlanımlı kumar oynamak, hız yapmak, tehlikeli sporlar vb.
  9. Konsantrasyon Problemleri : Odaklanma, karar verme ve hatırlamada zorluk.
  10. Anlamsız Ağrılar : Özellikle baş – sırt ağrıları , artan mide şikayetleri.

Maddeler bu şekilde. Benimle iletişime geçip İzmir’de depresyon tedavisi arayanların belirttikleri semptomlara uyuyor. Bu belirtilerden bir iki tanesi bulunuyor ve bu durumdan çok da muzdarip değilsen, depresyon muyum diye düşünmene gerek yok. Fakat eğer depresyon içindeysen, zaten belirtilere baktığında çok tanıdık geldiklerini ve şiddetinin yüksek olduğunu biliyorsundur.

Bipolar Mı, Depresyon Mu

Birbirine çok karıştırılan(karıştırılmaya da müsait) iki hastalık. Bunun sebeplerine gelince teşhis eden doktorların hastanın geçmiş yaşam öyküsünü tam almamaları, sezonsallık – döngüsellik – mevsimsellik faktörlerine yeterince bakmamaları olabilir. İzmir’de depresyon tedavisi için sorununa çözüm bulmak isteyenlerden bipolar bozukluğa sahip olan danışanlarım olmuştu. Bipolar bozukluğa sahip birine antidepresan verilmesi rahatsızlığı daha da alevlendirebilir. Bipolar bozukluğun depresyondan ayrılan en önemli özellikleri; öforik düşünceler, yarış halinde zihinsel düşünceler, uyku ihtiyacında azalma, dürtüsel davranışlar. Bu tür durumlara bir dönem sahipsen ve bunlar geçti ve yerine depresif ruh hali hakim olduysa Bipolar bozukluktan şüphelenebiliriz.

Erkeklerde Depresyon

Erkeklerde depresyon kendini umutsuzluk ve kendini beğenme kabulünden ziyade, yorgunluk, sinirlilik, uyku problemleri ve iş ve hobilerde ilgi kaybıyla kendini gösterir. Ayrıca öfke, dikkatsiz davranışlar, saldırganlık ve madde bağımlılığı gibi belirtiler yaşanması daha yüksektir.

Kadınlarda Depresyon

Kadınlarda daha çok suçluluk duyguları, aşırı uyku, aşırı yeme ve hızlı kilo değişimleri şeklinde seyreder depresyon. Kadınlarda depresyon, erkeklerden farklı olarak biyolojik süreçlerden tetiklenebilir. İzmir depresyon tedavisinde sıkça karşılaştığım durum hamilelik sonrası depresyon belirtileri oluyor. Hamilelik sonrası depresyona eşlik eden diğer iki süreç; menstrüel dönem ve menopoz dönemleri. Hormonal faktörler de ruh hali üzerinde hatrı sayılır etkide bulunuyor. İstatistikler her 7 kadından 1’inin doğum sonrası depresyon yaşadığını gösteriyor.

Gençlerde Depresyon

Sinirlilik, öfke ve ajitasyon gençlerde en sık karşılaştığımız semptomlardır, üzüntü değil. Fakat üzüntüyü göstermeyip(içinde yaşayarak) bu tür semptomlarla maskelemek yoluna da gidiyor olabilirler. Fiziksel olarak ağrıları olabilir.

İleri Yetişkinlik – Yaşlılıkta Depresyon

İleri yaşlardaki yetişkinler fiziksel ve duygusal semptomlar yerine fiziksel rahatsızlıklardan daha fazla dem vururlar. Yorgunluk, açıklanamayan ağrılar ve hafıza sorunları başlıcadır. Kişisel görünümlerini ihmal edebilirler, hayatları için kritik ilaçları kullanmayı bırakabilirler.

Depresyon Tipleri

Depresyon birçok şekil ve biçimde olabilir. Ne tür bir depresyonda olabileceğini bilmek, semptomları rahat yönetmene ve en etkili tedaviyi almana olanak sağlar.

Major Depresyon

Hafif ve orta dereceli depresyondan daha nadir görülür ve şiddetli – acımasız semptomlarla kendini gösterir.
Tedavi edilmediği sürece tipik olarak 6 ay kadar sürer. Birçok kişi hayatının bir döneminde depresyon geçirebilir fakat major depresyon tekrarlama eğilimindedir.

Atipik Depresyon

Major depresyonun bir alt kategorisidir. Tanı koyulması zordur. Vücutta ağırlık ve ağrılar mevcut olabilir. Günlük işleyişi bozar. Çok uzun süre uyuyabilirler; bu enerjilerini yitirdikleri hissi verir. Huysuz, sinirli ve güzel şeylere odaklanamama hissi belirlidir.

Distimi (Hafif Depresyon)

Major depresyon kadar ağır semptomları yoktur fakat süre bakımından uzundur. En az 2 yıl sürer. Bazı hastalar çifte depresyon denilen ve distiminin tepe noktasında yaşadıkları major depresyon belirtileriyle epizodlar yaşarlar. Distimiden muzdarip bir insansan, her zaman depresyonda olduğunu hissedebilirsin. Ve bunu ” normal sen, olması gereken bu” şeklinde algılayabilirsin.

Mevsimsel Duygudurum Bozukluğu

Bazı kişiler için özellikle kış aylarında azalan güneşlenme süreleri, depresyona yol açmaktadır. Özellikle kadınlar ve gençlerde olmak üzere nüfusun %1-%2 sini etkiler. Yaz aylarındaki halinden tam anlamıyla farklı bir kişi profiline bürünebilirsin. Mevsimsel depresyon genelde günlerin kısaldığı sonbahar ve kış aylarında başlar ve ilkbaharın baharın parlak günlerinde sonlanır.

Depresyonun Sebepleri ve Risk Faktörleri

Birçok hastalığın spesifik tıbbi nedeni vardır. Depresyon için bundan söz edemeyiz. Karmaşık ve birçok sebebin bir arada bulunmasıyla ortaya çıkabiliyor. Beyindeki kimyasal dengesizlik sonucu oluşmadığı için ilaç tedavisi ile tam olarak tedavisi mümkün değil. Biyolojik, psikolojik ve sosyal faktörlerin kombinasyonu sonucu oluşabiliyor. Yani yaşam tarzın, ilişkilerin, diğer insanlardan aldığın tepkiler, işinin stresli olması, ailenin sana yaklaşımı, uzun süren bir dostluğunun bitmesi, baş etme becerilerinin durumu gibi sonsuz varyasyonla meydana gelebilir.

Seni depresyona karşı daha savunmasız yapan risk faktörleri ;

  1. Yalnızlık ve izolasyon
  2. Sosyal desteğin yetersizliği
  3. Yaşanan son stresli yaşam deneyimleri
  4. Aile bireylerindeki depresyona yatkınlık
  5. Evlilik – ilişki sorunları
  6. Finansal gerginlik (Maddi kaygılar)
  7. Erken çocukluktaki travma – istismar
  8. Alkol ve madde kötüye kullanımı
  9. İşsizlik
  10. Sağlık sorunları – kronik ağrılar

Depresyondaki bir kişiye karanlık tünelden çıkamayacakmış gibi ve sonunda ışığı hiç göremeyecekmiş gibi gelebilir. Umutsuz halde sadece bekleyebilir ve karamsarlığa saplı kalır. Fakat şunu söyleyebilirim ki bu durum kendi kendini doğrulayan bir süreçtir. ‘Zamanla geçecek’ insanı çok pasifize eden ve bu rahatsızlık karşısında elini kolunu bağlamasına yol açan bir zihinsel yapı. Bir gün gelecek ve o gün bütün acıların, dertlerin bir anda bitecek sanıyorsan yanılıyorsun. Şu an en ufak şey dahi yapmak içinden gelmiyor, kılını kıpırdatacak halin yok belki fakat yerinde durursan tünelden nasıl çıkabilirsin? İzmir’de depresyon tedavisi almış kişilerde ben bunu gördüm. Bebek adımları da olsa ufak kırıntılar da olsa her türlü çaba karşılığını alıyor.

Destek Almaktan Çekinme

Egzersiz yapıyorsun, ailenle ve yakın arkadaşlarınla vakit geçiriyorsun, uykunu düzene sokmayı becerdin fakat yine de bitmiyor, depresyon beni bırakmıyor çıkamıyorum diyorsan bir uzmandan destek alman yararına olur. Depresyon alanında çalışan, seni yargılamayan ve anlayan bir uzmanla terapi sürecine girmen her yönden faydalı olacaktır.

İzmir Sosyal Fobi Tedavisi

Sosyal Fobi Nedir

Sosyal Fobi kimseler, kendilerinin izlenmesinden, küçük düşürülmesinden veya utandırılmalarından korkarlar (irrasyonel bir korkudur bu).
Öyle ki günlük işleyişe engel olur.

izmir psikolog

Sosyal Fobiye (Sosyal Anksiyete) Sebep Nedir

Sosyal anksiyete genellikle gençlik yıllarında başlar fakat çocuklukta da başladığı görülür. Kesin nedeni bilinmemekle birlikte genetik ve çevresel faktörlerin etkili olduğu düşünülmektedir. Beyin kimyasındaki bazı dengesizlikler, örneğin serotonin sosyal anksiyetede rol oynayabilir. Amigdalanın aşırı işlevselliği de sosyal kaygıyla ilişkilendirilir. Çevresel faktörler de sosyal fobi geliştirmenize neden olabilir.

  • Aşırı eleştiren, kontrolcü ve koruyucu ebeveyn
  • Çocukken zorbalığa maruz kalmak
  • Aile çatışması – cinsel istismar
  • Çekingen utangaç mizaç

Belirtilerin Sosyal Fobi Olduğunu Nasıl Anlarım

Sosyal Anksiyete sahibi kişiler korkularının durumla orantılı olmadığını bilirler. Aşırı kaçınganlık gösterdiklerinin kendileri de farkındadır fakat engel olma konusunda yetersizlik vardır. Kaygıları kontrol etmede problem yaşanır. Kaygı, belirli ortamlarda ya da durumlarda -performans kaygısı gibi- belirebilir ya da her durumda kendini gösterebilir.
Genel olarak görülen belirtiler; göz teması kurmak, yabancılarla iletişim, konuşmaları başlatmak. Sosyal fobisi olan kişiler bu tür durumlardan önce fiziksel, bilişsel ve davranışsal belirtiler geliştirebilirler.

Bilişsel belirtilerden bazı örnekler şunlardır;

  • Diğer insanları tanımadığımız durumlar
  • Başkaları tarafından yargılanacağını endişesi
  • Utandırılma veya aşağılanma korkusu
  • Başkalarının sizin anksiyetenizi fark edeceğini düşünmek
  • Yaklaşan aktiviteye(sunum, gösteri vb) haftalar öncesinden telaşlanmak

Fiziksel Belirtilerden örnekler;

  • Kızarma
  • Aşırı terleme
  • Titreyen eller
  • Kas gerginlikleri
  • Kalbin hızlı çalışması

Davranışsal Belirtilerden örnekler;

  • Sosyal ve perforans faaliyetlerinden kaçınmak
  • Çıkış-kaçış girişimleri ya da düşünceleri
  • Güvende bulunduğu durumlardan çıkmama (Konfor alanı)

Sosyal Fobinin Teşhisi

Bir tanı alabilmek için, korku şiddetli olmalı ve günlük yaşamı kısıtlar nitelikte olmalıdır. Okulu, iş yaşamını, ilişkileri olumsuz yönde etkiliyor olması gerekmekte. Semptomlar sadece birkaç durumda ya da yaşamın geneline yayılmış şekilde olup olmadığına bakılarak spesifik ya da genel sosyal fobi teşhisi konulur.

İzmir Sosyal Fobi Tedavisi

Sosyal fobinin en yaygın tedavi şekli ilaç ve bilişsel davranışçı terapi iledir. Çoğu zaman en iyi sonuç için ikili beraber kullanılır. Ben psikoterapilerimde de uyguladığım; hemen hemen her ruhsal rahatsızlıkta en başta bakılması gereken alttaki sebeplerin araştırılması taraftarıyım. Dolayısıyla psikodinamik yaklaşımın da İzmir’de sosyal fobi tedavisinde kullanılmasının yerinde olacağını düşünüyorum. Altta yatan sebepler bulunmadan uygulanan her türlü terapinin sığ ve geçici olacağını düşünmekteyim.

Kendin İçin Neler Yapabilirsin

Bir çok kişi ‘çok utangaçım ne yapabilirim, kolay kolay sosyal ortamlara giremiyorum çekiniyorum, başkalarının beni kabul etmemesinden ve yargılamasından çekiniyorum’ gibi kaygılarla bize gelir. Birçok teknik ve eğitim ile bunun üstesinden gelmeyi öğrenirler. Fakat tek başına yapacağın şeyler de mevcut. Tabii ki bunlar hafif semptomları olanlar için daha uygun.
Gevşeme egzersizleri, derin nefes alma, otojenik eğitim, progresif relaksasyon. Olumsuz düşüncelerinizi değerlendirmek. Kendinizi korkulan duruma maruz kalmaya cesaretlendirmeniz. Kitaplar. Rahatsızlığı yaşayan diğer kişilerle iletişim halinde bulunmak(internet ortamı özellikle), İzmir’de sosyal fobi tedavisi alan kişilerle iletişime geçmek, egzersiz, yeterli uyku ve öz bakım becerileri.

Semptomları hafifletebilirsiniz, daha rahat ve huzurlu hissedebilirsiniz fakat hastalığı tamamen yenmek için yeterli olmamakta.
Yakınınızda güvendiğiniz bir uzmandan destek almanız daha yararlı olacaktır.

Kaçınmak – Kaçınmayı Israrla Sürdürmek Bir Fayda Sağlamaz

Evet, göründüğü kadar kolay değil, söylemesi kolay yapması o kadar da değil biliyorum. Fakat 2 kere 2’nin de 4 ettiğinden hemfikiriz. Kısa vadede rahatlama sağlayan kaçınma davranışı, hastalığın devam etmesini uzun vadede sağlayan etmendir. Bu yüzden kaygılandıran durumdan mümkün olduğunca uzaklaşmamaya çalış…

Sosyal Fobi ile yaşamak gerçekten zor. Seni yaşamak isteyip heves ettiğin birçok şeyden alıkoyan hastalık budur. Hoşlandığın, açılmak isteyip de bir türlü yanına gidemediğin karşı cinsten seni uzak tutan da budur. İş yaşamında performansını ve potansiyelini tam olarak sergileyememenin sebebi de. Yaşam kalitesini ciddi anlamda etkileyen bu hastalığa karşı yapabileceğin en iyi şey kendini bilgilendirmek ve bir uzmandan psikoterapi alman. Göreceksin ki işler kolaylaştıkça hayattan aldığın keyif de doğru orantılı olarak artacaktır. Bu makalemde İzmir sosyal fobi tedavisi ile ilgili A’dan Z’ye bilgi vermeye çalıştım.

İzmir Anksiyete Tedavisi

Anksiyete genellikle yakın ve gözle görülür bir tehditin olmadığı zamanlarda, yani gerçek bir tehditin bulunmadığı durumda ortaya çıkan kaygılı olma, rahatsızlık, endişe, sinir ve huzursuzluk durumudur. Bedenimizin acil tehlikeye karşı varlığımızı korumaya aldığı doğal korkudan farklıdır.

Kaygı, bedenimizin strese karşı doğal bir tepkisidir. Yani aslında yararlı bir mekanizmadır. Seni daha dikkatli ve harekete hazır hale getirir. Tabii doğada her şeyin fazlası ve azı da zararlı bildiğimiz gibi, bu kaygı için de geçerli. Bu sayfada bu yazıyı okuyorsan, kaygını kontrol etmekte güçlük çekiyor olabilirsin dolayısıyla bu bilgiyi bilmek çok da bir fark yaratmayacak. Fakat şunu unutma her bilgi ve donanım rahatsızlık durumlarına karşı kazandığımız bir kalkandır.

Anksiyete bozuklukları ve normal endişe duyguları farklı durumlardır. Korku, kontrolsüzlük, huzursuzluk ve sinirlilik duyguları aşırı olduğunda, günlük yaşama müdahale edince, burda bir anksiyete bozukluğundan söz edebiliriz. İzmir anksiyete tedavisi çalışmalarımda, genelde danışanlarımdan kontrolünü kaybedeceklerine dair korku duyma, kendini kaybetme, ”öleceğim, sanırım ölüyorum” tarzı korkulara, acil servise gitmek için can atma, kalp krizi geçirme algılarına girdiklerini söylemekteler. Sen de buna benzer şeyler yaşamış olabilirsin, bunun ne kadar ağır olduğunu biliyoruz. İzmir anksiyete tedavisi alanında yoğun çalışan ve yüzlerce kaygı altında ezilmiş danışanla çalışmış kurum olarak anksiyetenin ne denli yaşamı zorlayıcı bir problem olduğunun farkındayız.

Anksiyete bozukluklarının ABD’de en yaygın hastalık olduğunu biliyor muydun? Bizim ülkemizde de ruhsal problemlerde ilk sırayı aldığından şüphe duymazsak yeridir… Yalnız değilsin ve İzmir’de birçok kişinin kader ortağısın diyebilirim.

Anksiyete – Düşman Mı – Biz Mi Onu Düşman Görmekteyiz

Kaygı deyince akla hep kaçınılması gereken ve korku duyulan duygu gelir. Oysa sana şunu söyleyebiliriz ki, bu onu daha çok büyütüyor. Kaygı hakkındaki en büyük yanlışlık budur. Korkulan ve kaçınılması gereken şey… Kaygıyla savaşmanın onu büyüttüğünü rahatlıkla söyleyebilirim. Kulağa mantık dışı ve paradoksal geldiğinin farkındayım. Fakat kaygıyla ilişkimizi düzenlemeden, farklı bir anlayış geliştirmeden ondan “kurtulmak” hiç de mümkün değil.

Danışanlarımıza Şunu Öğretiriz

Üzüntü, öfke, korku gibi olumsuz duygular hayatta kalmamız için gereklidir. Duygusal rahatsızlıklar normal ve evrensel insan deneyiminin birer parçalarıdır. Mızrakla vahşi hayvan avlayan ilk insanlar heyecanlanmasalardı ve hayatlarını keskin dişlerle jilet gibi pençelerin arasında kaybedeceklerine dair kaygı yaşamasalardı hayatlarını devam ettirme konusunda daha beceriksiz olacaklardı. Bu, modern dünyada problemlere karşı verdiğimiz panik ve stres tepkileri ile günümüzde vuku buluyor…

Önemli olan dozunu ayarlayabilmek. Denge önemli unutma. İzmir’de birçok kişiye anksiyete ve panik atak ile nasıl baş edeceğini öğrettim ve hayatlarını daha kaliteli yaşamalarına vesile olduk.

Aşırı kaygılanan avcının, vahşi hayvan karşısında eli ayağına dolaşır, kilitlenir kalır. Ava giderken av olur. Heyecanı ve stresini doğru şekilde aktaran avcı ise bunu güce çevirerek ailesi için lezzetli bir akşam yemeği kazanmış olur.

Anksiyete’ye Ne Sebep Olur

  • Genetik Faktörlerin varlığı tartışılmaktadır.
  • Travmatik olayların , stresli durumlarla karşı karşıya kalınması (ölüm, kayıp, istismara uğrama-şahit olma) anksiyete bozukluğuna yol açabilir, tetikleyebilir.

Biz İzmir ofislerimizde anksiyete terapisi uyguladığımız vakalarda sıklıkla geçmiş yaşam öyküsünde uzun süreli strese maruz kalma, örselenme, özgüvenin kademeli-anlık düşürülmesi, saygı görmeme, şiddete maruz kalma gibi şikayetler aldık. Şuna inanıyoruz ki bir insan kesinlikle kendi başına, durduk yere panik atak ve benzeri durumlara düşmez. Muhakkak ki tetikleyiciler vardır ve anksiyete terapisinin en önemli yanı bu tetikleyicilerin bulunması ve terapinin bunun etrafında şekillenmesidir. Bazı vakalarda bir insan, bazı vakalarda yer, bazılarında stres altına sokacak faktörler tetikleyebiliyor. İzmir anksiyete tedavisinde her kişide güzergahın farklı izlenmesinin sebebi bu. Hikayeler farklı, yaşanmışlıklar birbirinden ayrı. Önce problemin iyice anlaşılması gerekiyor. Gerisi çok da zor olmuyor.

Psikolojik Tekniklerin Öğrenilmesi ve Sindirilmesiyle Kaygı Düşman Olmaktan Çıkıyor

Bireyin, anksiyete ve diğer kaygı bozukluklarına karşı savunmasız halde olmasının en büyük nedenlerinden biri de psikolojik anlamda donanımsız ve bilgisinin yetersiz olması. Bu, internet ortamındaki sığ ve yüzeysel ilgili videolar ya da kitaplardan elde edilen bilgi demek değil. Deneyimli, yetkin ve kişiyi rahatsızlığa karşı hazırlayacak bir terapist ile olmaktadır.
Anksiyete bozukluğuna sahip olan bireyler, çevrenin tehdit edici olduğunu düşünürler, gerçekten tehdit olsun ya da olmasın önyargı ile yaklaşıldığı için sonuç çok da kaçınılmaz değildir. Sosyal geri çekilme ve kaygı…

İzmir’de anksiyete tedavisi için psikolog ya da psikiyatrist ile bir terapi sürecine (psikiyatrist ilaç haricinde psikoterapi yapıyorsa) başlamadan önce hastalıkla ilgili donanımına ve yetkinliğine güvenmek ilk adımdır. Hayatı mahveden ve çekilmez hale getiren, kısıtlayan bu rahatsızlıktan kurtulmak için işbirliği yapılacak psikologu seçmek çok önemlidir. İzmir’de anksiyete çalışan ve bunun üzerine yoğunlaşan psikologlara ulaşılması daha yararlı olacaktır.

Meslek hayatımda anksiyete bozukluklarında gözlemlediğim şudur ki kaygı veya korkunun belirli bir uyaranla – stresli/travmatik olayla ilişkilendirildiğidir. Bu uyarıcı genellenebilir ve spesifik olmaktan çıkıp birçok durumun kaygıyı artırmasına sebep olabilir.

Anksiyete Rahatsızlığı Kadınlarda Daha Yaygın

Bilimsel olarak yaklaşımlarda Amigdala’nın (potansiyel tehditleri işleyen beynin bir parçası) kadınlarda, erkeklere göre negatif uyaranlara karşı daha hassas olması ve hafızada daha uzun süre tutmasına işaret ediliyor. Diğer araştırmada progesteron hormonunun kadınlarda bu rahatsızlık için yeri olduğunu öne sürüyorlar.

Bunlara ilave olarak daha sosyal bir yaklaşımla, kadınların sosyalleşme ve duygularını ifade etme – gösterme konusunda erkeklerden daha başarılı oldukları için yatkınlığın sebebinin bu olabileceği tartışılıyor. Bu bana da mantıklı bir açıklama olarak geliyor. Duyguların bastırmadan, olduğu gibi  paylaşılması ve özellikle kadınların kendi arasında dillendirilmesi, bilinç düzeyinde hastalığın vuku bulmasını kolaylaştırıyor olabilir. Kadınlarda biyolojik olarak menstrüasyondan önce, menopoz etrafında ve hamilelik sonrasında kaygı ve duygu durum değişimlerinin varlığı.

Biz ”kadınlarda anksiyetenin daha yaygın olması” durumuna, farklı bir perspektiften de bakmayı yeğliyoruz. Avcı-toplayıcı insanlardan bu yana, kadınlar pasif erkekler ise bedensel gücün varlığıyla daha aktif rol üstlendiler. Dolayısıyla statü ve güç eril cinste yani erkekte toplandı. Erkek avlanır, avı kadınla paylaşır. Dolayısıyla kontrol sahibi daha rahatken, belirsizliğe(kazanılan av ya paylaşılmazsa) maruz kalan taraf olan kadın kaygılı pozisyondaydı. Bu, günümüzde de çok farklı değil. Birçok sektörde ve işkolunda erkek hegemonyası hala mevcut. Kadınlara daha düşük maaş verme, işyerlerinde cinsiyet ayrımı – mobbing, kadına biçilen sosyal görevler(çocuk bakımı, erkeğin eline bakılması, kültür ve ailenin çizmiş olduğu sınırı belirli görevlerinin olması, bakire olması, çevreye göre giyinip dolaşması, belirli saatlerden sonra dışarı çıkmaması, saçı uzun olanın aklı kısa olur gibi cinsiyetçi yargılamalara maruz kalmak durumunda olması ve uzatmayacağım bunun gibi birçok ayrımcılığa ve örselenmeye maruz bırakılmasıyla kadınlarda anksiyete ve türevi bozuklukların daha yaygın olmasının şaşılacak bir tarafı yoktur herhalde.

Peki ya Anksiyete’nin Depresyon ile İlişkisi?

Evet depresyon ve anksiyete farklı duygudurum bozukluklarıdır biliyoruz, fakat Anksiyete bozukluğu bulunan birçok kişi aynı zamanda maalesef depresyona girme riskiyle de karşı karşıya oluyor. (Hemen bipolarım demeyin, o ayrı bir durum)
Eğer sizde de anksiyete ve depresyonun beraber bulunduğunu düşünüyorsanız, yani durum öyle gözüküyorsa şu semptomlar büyük ihtimalle bulunuyordur;

  • Uyumada problemler
  • Enerjide düşüklük , yorgunlukta artış
  • Konsantrasyon eksikliği
  • Sürekli tekrar tekrar aynı şeyleri düşünme
  • Endişe – Kaygı

Hiç Durmayacak mı? Huzur Bulmak Hakkım Değil mi?

İzmir’de Anksiyete Tedavisinde psikiyatristler ve psikologlar ilaç ve psikoterapi uygulamalarıyla çözüme gitmektedirler. Genellikle Bilişsel Davranışçı Terapi kullanılan psikoterapilere rast gelmek mümkün. Biz bu yaygın ve çok yönlü rahatsızlığı daha bütünlükçü yaklaşımla çalışıyoruz. Şunu söyleyebiliriz ki ne yediğiniz, ne yaptığınız, nasıl düşündüğünüz ve en önemlisi günlük alışkanlık döngüleriniz; bunların hepsi bütünün parçaları ve üstünde durulması önem arz eden hastalığa etki eden faktörler. Bu noktada bu rahatsızlıkla çalışırken danışmanlık çok önemli, biz bunu terapist-danışan ilişkisi olarak değil, rahatsızlığa karşı bir ortaklık olarak görüyoruz. İşbirliği – istek – istikrar kilit rollerde. Kişinin, kaygı duymasında ve nöbetler geçirmesinde altta yatan önemli sebepler olduğunu ve bu sebeplerin bulunmasının önemli olduğunu söyleyebiliriz. Bireyin geçmiş yaşam öyküsü derinlikli alınmalı ve bütün detaylar titizlikle analiz edilmeli. Psikanalitik yönelim bu noktada bizim tatmin edici bulduğumuz yöntemlerden biri. Bilişsel Davranışçı Terapi ve Mindfulness ile desteklendiğinde süreç lehimizde ilerliyor. Bazı durumlarda hipnoz uygulamak da mümkün.

Anksiyetenin Semptomları (Belirtileri) Neler?

Derler ya çeken bilir. Bir de biz psikoterapistler, anksiyeteyle boğuşan danışanlarımız sayesinde biliriz.
Kalp hızlı çarpar, nefes hızlanır. Göğüste sıkışma hisleri, terlemeye başlayabilir kişi. Dikkat edilirse tamamı fizyolojik değil mi? Bunun sebebi karşı karşıya olunan stres – kaygı yaratan duruma karşı vücudumuzun bir reaksiyonlar zinciri oluşturması.
Bazı kişilerde sinirlilik, huzursuzluk, uykusuzluk, gerginlik ve korku olabilir. İzmir Karşıyaka’da anksiyete tedavisi için çalıştığımız bir danışanımız çıldırma – kontrolünü kaybetme korkusunu yoğun yaşadığını belirtmişti. Tabii o danışanımızda panik bozukluk da mevcuttu.

AGORAFOBİ

Kişi dışarı, sosyal ortamlara, alışveriş merkezlerine yani kısacası alanlarda bulunmaya isteksizdir. Kendini evde güvenli hisseder ve evden çıkmak istemez. Çıkmak zorunda kaldığı durumlarda da güvendiği birinin olmasını ister. Bunun altındaki sebep, başına bir şey gelirse toplumdan-kalabalıktan yardım gelmeyeceğine dair kaygı(ne kadar yanlış diyebiliriz ki? Bkz: seyirci etkisi) nedeniyle güvenilen kişi olmadan çıkmamakta ısrar eder. Kamusal ve kalabalık yerlerde rahat edemezler.

YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU

Kaygılarınızın, korkularınızın, endişelerinizin günlük işleyişinize engel olması, bozması ve sürdürmenize mani olması durumu. 6 ay devam ediyorsa bu hastalıktan bahsederiz. İşlerinize yoğunlaşmakta zorluk çekersiniz. En kötüsü olacak, başıma gelecek düşünceleri hakimdir. Endişeleriniz yersizdir, bilirsiniz ki rasyonel değillerdir fakat engel olamazsınız.

OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUK

Nam-ı diğer OKB. Takıntı – Zorlantı Bozukluğu. Düşünceleriniz akıl dışıdır fakat sürekli akla gelir ve durduramazsınız. Temizlik, cinsellik ve din başta gelen başlıklardan. Bu düşünceleri belli ritüellerle gerçekleştirerek rahatlama yoluna gidilir. Bunlara zorlantı (kompulsivite) denir. Kapınızı kilitleyip kilitlemediğinizi bir kez hadi iki kez olsun kontrol etmek yerine 13 kez kontrol ediyorsanız OKB’yi söz konusu edebiliriz. Bu tür tekrarlayıcı davranışlar günlük işleyişinizi aksatmanıza sebebiyet verebilir.

PANİK BOZUKLUK

Her birey hayatında hemen hemen en az 1-2 defa panik yaşamıştır; Türbülansa giren uçakta, sunum yapmadan önce ya da karşı cinsle ilk flört deneyiminde. Herkeste belirtiler farklı olmakla beraber felç olmuş hissi, terleme, artan fiziksel hisler… Panik atak ve panik bozukluk ise farklı bir şekil alırlar birçok fiziksel semptomu barındırır ve 10 dakikada pik yapmakla beraber 30 dk – 1 saate kadar uzama durumları olabiliyor.

SOSYAL ANKSİYETE (SOSYAL FOBİ)

Toplantılardan önce, önemli görüşmelerde, kalabalık önünde konuşmaktan çekinmek belki bir miktar utanmak-kaygılanmak normal karşılanabilir fakat dozu yüksek olduğu zaman sosyal fobi baş göstermiş olur. Sosyal fobisi olan bireyler, bu kaygıyı aşırı ve genelleyerek yaşama eğilimindedirler.
Özellikle başkaları tarafından yargılanma, alay edilme, dışlanma, reddedilme gibi durumlarla karşılaşacaklarını düşündükleri için ya hiç girişimde bulunmazlar ya da büyük kaygılarla – zoraki şekilde adım atarlar. Sosyal anksiyete bozukluğunda durum en az 6 ay sürer.

Yazımızı burada sonlandırıyoruz, eğer anksiyeteden muzdaripsen, daha fazla problemlere ve hayatı zorlaştırıcı etkilerine maruz kalmak istemiyor ve daha kaliteli bir hayat sürmek istiyorsan psikolojik destek almanı öneririz. İnternette konuyla ilgili birçok video ve bilgilendirici materyal mevcut. Fakat şunu söylemek gerekir ki, her bireyin korkuları, çekinceleri, yaşanmışlıkları, deneyimleri farklı. Birisi için işe yarayan bir yöntem/teknik başkası için faydalı olmayabiliyor. Destek almak her zaman için bu rahatsızlığa sahip insanlar için önemli yer tutuyor.