Ana Sayfa Blog

Narsist Ben miyim O mu?

Danışmanlık hayatımda hemen her zaman karşılaştığım yegane soru: Narsist ben miyim?
Bu yazımda narsisistik bir ilişki içinde kaçınılmaz olarak sorgulanan, şüphe uyandıran bu soru işaretine yanıt veriyor olacağım. En baştan söylemem gerekirse farklı ağızlardan tanık olduğum “Eğer narsist olup olmadığını sorguluyorsan değilsindir” yaklaşımını uygun bulmadığımı belirterek içeriğe geçeyim.

Konu sanıldığından çok daha çetrefilli ve kompleks. Sığ ve dikkatsiz yaklaşılırsa kolayca sap saman birbirine karıştırılır. Böyle risk potansiyeli bulunduran bir konu. Sebeplerine değineceğim. Basit by-pass’larla tanı/tespit/teşhis konulmaması gerekir. Etraflı değerlendirme ve inceleme gerektiriyor.

Narsisistik Bulaş Gerçeği

Coronavirus zamanlarını hiçbirimiz hatırlamak istemiyoruzdur herhalde. Bulaş, tedbir, izolasyon, yasaklar ve birçok kısıtlamayla hayatımız bir anda değişmişti. Virüsün yayılmasının en büyük risk faktörü bulaşmaydı ve bunun önlenmesi üzerine girişimler vardı. Narsisizmle ve ben narsist miyim? sorusuyla bağlantısı ne derseniz; bir narsist ile hatrı sayılır süre zaman geçirir, onun davranış ve tutumlarına maruz kalırsanız sende de narsisistik tutumlar gelişmesi işten bile değil hatta kaçınılmaz. Yani sende kişilik yapılanması olarak narsisizm bulunmuyorken pratik yaşamda narsisistik eğilimler ve özellikler geliştirmiş olman olası. Bu da kendini sorgulamana ve ya ben narsistsem?! endişeyle karışık şüphesi doğurabilir.

Narsisistik bulaşa uğradığını anlayabilmenin bir yolu, hayatında olan ve narsist olduğundan şüphe duyduğun kişiden önceki sen nasıldın bunu hatırlamak. Kişiler bir narsistle ilişkiden sonra kendi öz benliklerinden uzaklaşıyor ve bambaşka kişiliklere bürünüyor. Sen nasıl biriydin? Fabrika ayarların neler? Zaman içinde değişime uğradığını hissediyor musun?

Üzüm üzüme baka baka kararır.

Önceki İlişkilerini İncele

Senin narsist olup olmadığını sorgulatan kişiden önceki ilişkilerine göz at. Analiz et. Benzer döngüler ve tekrarlayıcı olaylar, yaşantılar var mı? Sadece kendinin narsist olup olmadığını değil partnerlerini de göz önünde bulundur. Birçok kişi “sürekli narsist yapıdaki kişilere çekiliyorum, onlarla ilişki içinde oluyorum” diyor. Eğer birçok ilişkinde partnerini suçlayan, değersizleştiren, yalan söyleyen – aldatan, çıkar ve koşulla yaşayan, kibirli, haklılık için son damla terine kadar savaşabilen, üstten bakan bir yapıyı kendinde buluyorsan evet bir narsist olman olası. İlişkideki partnerlerinde bu tür özellikler sürekli tekrar etmişse bu sefer de narsisistik kişilik bozukluğu bulunan sömürücü kişilerin avına düşen bir kurban olmuş olursun. Daha önceki ilişkilerinde ekstrem sorunlar yok, görece dengeli ve stabil bir zeminde ilerlemiş fakat bu sorguladığın kişi ve ilişkinde uç problemlerle tanışmışsan bu sefer şüphe okları son paprtnerinde olacaktır.

İki Narsistin İlişki Yaşaması Mümkün

Zihinlerde daha çok bir tarafın narsist diğer tarafın mağdur olduğu narsisistik ilişki portresi canlanır. Geçerli olmakla birlikte iki narsist de ilişki içinde bulunabilir. Klasik narsist – klasik narsist eşleşmesi en zor ihtimal eşleşmedir. İki baskın figürün birbirini idare etmesi ve geçinmesi pek mümkün değildir. Böyle bir ilişkinin ilerlemesi birçok huzursuzluk ve sürtüşmeyi beraberinde getirir.

Klasik narsist – gizli narsist eşleşmesi ise anahtar kilit ilişkisidir. Gizli narsist biriktirir, ketumdur, politik davranır, içte tutar, sinsidir, pasif-agresif tutumları vardır. Klasik narsisti gidişatta alttan alabilir, göz yumabilir, uyumlanabilir. Fırsatlarda cezalandırır, intikam alır, arkadan vurur ve benzeri dolaylı davranışlarla klasik narsistle güç savaşı içinde yer alır. Bu açıdan bakıldığında Narsist ben miyim o mu? sorusu gereksiz bir soru olarak kalır. Her iki taraf da narsisizme sahip olabilir. Yazımın başında belirttiğim gibi ince eleyip sık dokunması gereken hassas bir alan.

Narsisizm Spektrumu ve İçgörü

Narsisistik kişilik bozukluğu bulunan her birey aynı derecede değildir. Otizm spektrumu gibi şiddetli ve hafif uçlarda bulunulabilir. Şiddetli bir narsisizmi olan kişinin içgörü dediğimiz kendinin farkında olma, kendini tahlil ve tetkik etme yetisi yokken hafif seyreden seviyedeki kişi kendi gölge yanlarını tanıma ve entegre etme, kısır paternlerini keşfetme ve dönüştürme şansına sahiptir. Narsisistik kişilik bozukluğu terapisi birçok uzman tarafından sürdürülmekte. Yaygın paylaşılan kanı olan “narsistler düzelmez, iyileşmez!” savı evet bir dereceye kadar doğru. Lakin her vaka için geçerli değil.

İnternet kullanımının yaygınlaşması ve bilgiye erişimle birlikte narsist bireyler kendilerinde bu kişilik yapılanmasının bulunduğunu kolaylıkla keşfedebilir. Spektrumda şiddetli seviyede bulunan kişi yine bu sorgulamaya girmeyecektir tabii. Kendinde birçok belirtinin olduğunu keşfeden kişiler değerli bir iş yapmaktadır. Dikkat edilmesi gereken bir nokta, biyolojik hastalıklarda olduğu gibi google’dan araştırıp birkaç özelliği taşıdığını düşünüp kendine teşhis koyma hatasına düşmektir. Ruh sağlığı alanı çalışanları tarafından birçok özelliği bulundurup bulundurmadığına bakıp, bulaş vb. gibi faktörleri eleyip anamnez ile birlikte kesinleşecek bir tanıdır.

Narsistin Çocukluğu Nasıldır?

0

Narsisistik kişilik ile ilgileniyor, birçok belirti tutum davranış ve ilişkilerdeki tezahürleriyle ilgili üzerinde duruyoruz. Bir narsist nasıl narsist olur? Genetik midir? Narsist doğulur mu olunur mu? Ebeveynlerde de bu soruların cevabı merak ediliyor. Özellikle eşinde narsisistik kişilik bozukluğu bulunduğu yönünde izlenimleri olan kişiler daha kaygılı. Çocuğundaki benzer davranışları görmek endişeye sevk ediyor. Haklılık payları var. Zira narsisizmin ilk ayak sesleri ve atılan tohumları erken çocukluk dönemine tekabül ediyor.

Aynalanmayı İyi Anlamak

Bir kişi nasıl narsist oluru anlamaya, geliştiği dönem ve bu dönemdeki potansiyel riskli tutumlara değinelim. Erken çocukluk denilen dönemde birincil bakımveren ki genelde annedir çocukla ilişkisi birinci derecede yer tutar. Çocuk, kendini ötekinin gözbebeğindeki pırıltıda görür. Var olduğunu ve onandığını bu vesileyle anlar. Bu ilişki bir nevi aynalanmadır. Kendimin ve varlığımın farkındalığını aynaya baktığımdaki gördüğümde kavrarım. Var olduğumu bilirim fakat bu bilme yetmez, karşıdakinin beni bana nasıl gösterdiği üstünden kendimi tanımlarım. Eğer fazlalık ve yük olarak görülüyorsam kendimi yük gibi hisseder, eğer küçük dağları ben yaratmışım gibi muamele görüyorsam kabara kabara gezerim.

Utanç ve Çekingenlik Narsisizmde Kök Salar

Kafasındaki narsist tanımı klasik tipin sık dillendirilen belirtileri olan; özgüven, gösteriş, şaşâ, baskınlık, tuttuğunu koparma gibi sınırlı bir liste olanlar şaşıracaktır bu başlığa. Narsisizmin birincil duygusu utançtır. Bu duygu gizli narsistlerde alenen görülür. Klasik tipte ise telafi halindedir. Utanç hissetmemek için bu duyguyu yaratabilecek ortam ve kişilerden uzak durma, başkalarını rencide etme, alay ve dalga gibi savunmalara başvurur.

Çocukluğunda utandırılmış, sıkılıp büzüşmüş, ayıp kelimesine bolca maruz kalmış, elalem ne der telkinleri ve davranışsal boyutta da el aleme göre yaşanması, dış yaşamda insan ilişkilerinde aşırı iyi ve uyumlu profil çizmek. Değersizlik duygusu ile de birleşince narsisizmin temelleri atılmış oluyor. Bu tür evlerde ev ahalisi dış dünyada aşırı uyumlu ve iyi olma/bilinme üzerine görünüm sergilerken ev içinde birbirine kan kusturma ve hor davranma görülür. Kişilikte bütünlük algısı bozulur. Dışardaki kim, evdeki kim!?

Ebeveynin Uzantısı Olan Çocuk

Uzantıdan neyi kast ettiğimden başlayarak bu tür bir aynalamanın nasıl narsisizme yol açabildiğini anlatacağım. Uzantı, çocuğun ayrı ve bağımsız bir birey olması değil, ebeveynin organı, eklentisi, parçası, devamı olması algısıdır. Bu algı ebeveyne aittir. Çocuğun hisleri, arzuları, rahatsızlıkları, beklentileri, hayalleri olduğunu yadsıma ve ebeveynin kendi taleplerini çocuğa yansıtarak onun üstünden karşılama tutumudur. Çocuğu bunaltır, depresif duygulara sürükler, sahte benlik(False Self) geliştirmesine yol açar. Sahte benlik, narsisizmde temel özelliklerdendir.

Ülkemizde en sık karşılaştığım uzantı görme çeşitleri; ebeveynin içinde ukde kalan akademik hayat – istediği mesleği icra edememe halinin çocuktan beklenmesi. Kendisi telli duvaklı düğün yapamayan annenin kızını everme gayreti. Dikkat çekerim ki dışardan ilk etapta bakıldığında sıkıntılı bir talep yok. Fakat mevzu bahis kız evlenmek istemeyen veya zamanından evvel evlenmeye sıcak bakmayan bir kızsa ve anne bunu anlayamıyor da baskı yapıyorsa… Uzantı budur. Ötekini olduğu haliyle çıplaklığıyla görememe körlüğü.

Yeterlilik ve Sevilmeye Yönelik İnanç

Başlıktaki iki duygunun tam tersini yazmak isterdim fakat çok iç karartıcı olurdu. O yüzden burda, paragrafta alıştıra alıştıra gireyim dedim. Utançtan bahsettim yanısıra narsisistik kişilik bozukluğunda önde gelen yetersizlik ve sevilmiyorum duygusudur. Bu duygular da çocuklukta temellenir. Annelerin dil ile tekrarlı söylemleri, babaların hayatın içinde bir iki yerde fakat hafızadan silinmeyecek şekilde çocuğun yeterlilik duygusunu kırması, hayatı boyunca bu duyguları içselleştirmesine yol açar. “Senden hiçbir şey olmaz”, “kedi olalım bir fare tuttun”, “sen anlamazsın, bırak”, “sen ne ara oldun da akıl veriyorsun” gibi cümlelerden bahsediyorum. Çocukta kendine güvensizlik, beceremem, yapamam, kendini gizleme ve geri planda kalma gelişir. Dolayısıyla hayat yolunda gerçekten de belli alanlarda yetersiz kalabilir.

İlişkide eşini sevildiğine ikna edemediğin oldu mu? Sevginden eminsin, gösterdiğinden de öyle. Eşin ise sevildiğine bir türlü ikna olmuyor. Koşulsuz ve çıkarsız sevgiye inanmakta güçlük çekiyor, kendisinin bu şekilde sevilmediğine inanıyor. Eğer gerçekten diğer eş yüce ve koşulsuz sevgi ile yöneliyor, eşini olduğu gibi kabul etme konusunda samimi bir niyet bulunduruyor, bu bir “sanma” hali de değilse; diğer eş bunlara rağmen hala “beni sevmiyorsun, beni şunun için seviyorsun” söylemlerine sahipse orada geçmişten – çocukluktan gelme derin bir yaradan söz ediyor olabiliriz. Sevilmeye layık değilim, beni kim sevsin ki, annem/babam sevmemiş elin adamı/kadını beni niye sevsin inancı çoktan yerleşmiş olabilir. Diğer eş bunu kırmaya çalışabilir fakat tüm girişimleri hüsranla sonuçlanacaktır.

Yazımdan fayda gördüysen blog sekmesinden narsisizm ile ilgili diğer yazılarımı okuyabilir, youtube kanalım Psikolog Kağan AY ile bilinçlenme yolculuğuna izleyerek ve dinleyerek devam edebilirsin. İzmir’de yüzyüze ve online seanslar için iletişim sayfamdan bana ulaşabilirsin.

Narsist Erkekler Nasıl Kadınlardan Hoşlanır

0

Narsist erkekler belli tarz ve özellikteki kadınlara daha çok yönelirler. Bu yönelme hali narsistin sadece o özgüvenli seçme, tercih etme, talep etme gibi davranışlarından kaynaklanmaz yanısıra korkularından ve kişiliğindeki temel yetersizliklerinden de temel alır. Ne demek istediğimi yazımın devamında anlayacaksın. Şuan özetle şunu bilmen yeterli; narsistler öyle dışardan göründükleri gibi parlak değil, sıradan insanlardan dahi daha aşağı hislere sahip kimselerdir.

Herkesle Başlayabilir Ama Herkesle Sürdüremez

Öncelikle narsistlerin belli kişiliklerle ilişkiye başladıkları şehir efsanesinden ibaret. Narsistler her çeşit kişiyle ilişkiye başlayabilir fakat devam edemez. Çünkü narsistin suistimalini ve psikolojik şiddetini her kişi çekemez. Bağımlı kişilikler, borderline kişilikler, şizoid kişilikler, karşıt bağımlı kişilikler gibi belli başlı yapılar narsisti alttan alarak, sabır ve sebat göstererek, ayrılmak isteyip ayrılamayarak gibi birçok sebepten ilişkiye devam eder ya da etmek zorunda kalır.

Gizli narsistler özellikle özgüvenli, duruşu olan, sınırlara sahip kişilere hiç yaklaşmayabilir hatta korkabilir. Bu tür kişiler alttan almayan, kötü davranış karşısında ayrılmayı seçenek olarak görebilen, narsistin korkutarak ve sindirerek kendine bağlayabileceği profilden uzak kişilerdir. Dolayısıyla bu yapıdaki görece güçlü ve kendilik saygısı yüksek kişileri hedef olarak görmez.

Gösterişli ya da Sinik İştahını Kabartır

Klasik narsistler gösteriş, imaj, öteki insanların beğeni, dikkat ve hayranlığını kazanmak için çeşitli yollara başvurur. Giyim kuşam, estetik, saç, statü, güç gibi enstrümanlara yatırım yapar. Bunlar bir yere kadar anlaşılabilirken partner seçiminde dahi bu amacı güdebilir. Partneri yanına yakışan, gösterişli, dikkat çekebilen, kendisini temsil edebilecek biri olmalı. Onu ayrı bir birey olarak görmez, kendi uzantısı olarak algılar. “O” olarak değil, “Benim partnerim” olarak adlandırır. Gösteriş, yakışma, hava atma, cool görünme gibi özelliklerden uzak olan biriyle olmak onu utandırıp sıkabilir. Hal böyleyken kendi vitrinine önem veren narsist, partnerinin de benzer durumda olmasını ister, bekler.

Gösterişin tersine narsistler kolaylıkla sınırlarını yıkabileceği, kapris ve alınganlıklarını çekecek, pohpohlayacak, hayır demeyecek, istek ve taleplerde bulunmayacak, ne kadar kötü davranırsa davransın asla terk etmeyecek bir profili de iştah kabartıcı bulur. Buna en uygun kişilik profili; sessiz, kendi halinde, görünmez, talepkâr olmayan, uyumlu kişilerdir. Sinmiş kişiler baş ağrıtmaz, sorun çıkarmaz, sorun çıkaran narsisti alttan alır, çöpsüz üzümdür. Narsistler için gayet uygun bir hedef…

Beni Pohpohla… Ben Ben yine Ben!

Benmerkezci hatta bencil olan narsist erkekler, partneri olan kadın tarafından odağa alınmak, övülmek, yüceltilmek, koşulsuz haklı bulunmak gibi beklentilere sahiptir. Bu beklentileri ise en iyi karşılayacak kişilik borderline kişilerdir. Borderline yapılar, partnerini idealize eder, tanrılaştırır, hayranlık duyar, tabiri caizse tapar. Bu tutumlar tam narsistin istediği yaklaşımlardır. Karşılıklı doyum meydana gelir. Tabii bir yere kadar…

Klasik narsistlerde sürekli kendinden bahsetmek, başkalarına konuşma alanı açmamak, ben ile başlayan cümleler, spot ışığının sürekli kendi üstünde kalmasını sağlamak görülür. “Gel beraber beni sevelim” düsturuyla partnerinden kendinden vazgeçmesi ve iki kişinin bir kişiye odaklanması beklentisi mevcuttur. Narsist erkek, kendinden feragat etmiş, vazgeçmiş kadınlardan hoşlanır.

Fikir Ayrılığı ve Hayıra Yer Yok

Narsist erkeğin hayatındaki kadın nasıl bir profil olursa olsun ortak nokta narsistle zıt düşmemek ve ona hayır dememektir. Narsisistik kişilik bozukluğuna sahip kişiler yapıları itibarıyla kendi doğrularını tek doğru olarak görme eğiliminde ve muhalif sese tahammül edememekte. Uyumlu denilen kişilik özelliği bir narsistle birlikte olunacaksa mutlak suretle bulunması gereken veçhe. Diğer türlü bitmek bilmeyen kavgalar, huzursuzluklar, küslükler, ayrılıklar baş gösteriyor. Tam anlamıyla uyumlanmak da kişinin kendi benliğinden ödün vermesi ve kendine yabancılaşmayı beraberinde getiriyor. Sakal – bıyık kıssasındaki gibi bir portre ortaya çıkıyor. Özetle eğer narsist biriyle birlikte olunacaksa tavizi, ödünü büyük oluyor.

Bu yazımda narsist erkek nasıl kadınlardan hoşlanır? sorusuna yanıt verdim. Eğer narsisizm ile ilgileniyor ve bilinçlenmek, bilgilenmek niyetindeysen sitemde blog sekmesinden diğer yazılarımı da okuyabilirsin.

Neden Narsistle Beraberim?

Bir narsistle illişkide olmak dünyanın hem en mantıksız ve yıpratıcı yakın ilişkisi hem de içine çekilen kara delik gibi ne kadar mantıksız ve akıllıca olmadığı bilinse de ilişkiye devam edilen irrasyonel bir bağlam. Sayısız insan böyle bir ilişkinin içinde. Peki bu tesadüf mü? Neden güvenli bağlanan kişiler cezbetmiyor, ilgi uyandırmıyor da narsistlere çekiliyorsun? Neden narsistin love bombingi diğer kişilerin ilgisine, özenli yaklaşımına ağır basıyor? Kötü davranmasına, değersiz hissettirmesine, tehdit ve kesip atmalarına rağmen neden hala berabersin? İlişki bitse de geri döndüğünde hayır diyemem diye korkuyorsun.

Duygusal Yoksunluk

Sevgiye açlık, özellikle çocukluk döneminde bakımverenler tarafından yeterince ilgi alaka ve sevgiye doyurulmamış çocuk, gelecekte yetişkinlik hayatında romantik ilişkilerde kırıntılara muhtaç kalır. Genellikle sevgiyi gösteremeyen, sevme yetisi bulunmayan, çocuğun var oluşunu onayamayan ebeveynlerin çocukları bu kaderi yaşar. Diğer yandan çok kardeş sayısı arasında ilginin paylaşımı, geride kalmak, görülmemek gibi birçok faktör de katkı yapabilmekte. Kısaca duygusal anlamda yoksun olan kişi, narsistlerin özellikle ilişkinin ilk etabındaki ayakları yerden kesme ve peri masalı vaad etme tuzağına düşmek için bire bir.

Yaygın hatalı düşünme şekli; çocuklukta kalan sevgi eksikliği neden şu günümü etkilesin ki? Kaç yaşına gelmişim hala nasıl sevgi beklerim!? Eğer içteki çocuk yoksun kalmışsa yaş fark etmeksizin yetişkinlikte de duygu arayışı, eksikliğin giderilmesi, yapışma, kırıntılarla yetinme gibi duygusal yoksunluk şemasının özellikleri devam eder. Sadece biyolojik yaşın ilerlemesi yeterli olmaz, duygusal yaşın da büyütülmesi, içimizdeki çocukla iletişim kurmak ve ilgilenmek olmazsa olmaz.

Tekrarlama Zorlantısı

Psikoloji bilgisi ve temeli olmayan okuyucuların zorlanacağı kısma geldik. Anlaşılır, halk diliyle yine de bu anlaşılması zorlu dinamikleri iletmeye çalışacağım. Bir kız çocuğu ele alalım. Bu kız çocuğunun babası sevgisini göstermeyen, paylaşımda bulunmayan, onay ve takdir vermeyen, kızının saçını sadece uyurken okşayan baba modeli. Klişe söylem olan tanıdık, aşina insanlara çekiliriz tabirini duymayan yoktur. Tamam fakat neden böyle olduğu ile ilgilenmemiz şart. Sadece tanıdık olan dili konuşmak açıklaması yetersiz.

Konunun özü şu ki; var oluşun kanıtı, onanması söz konusu. Yanısıra bağlantılı olarak çocukluk travmasının partner üstünden aşılması girişimidir narsistle beraberlik. Daha detaylı açayım; babanın çocuğa verdiği mesaj; sevilmeye değer değilsin, değersiz ve boşa yer kaplayan birisin, seninle vakit geçirmeye değmez, benim için yoksun. Bu mesajlar çocuğun var oluşunun kanıtlanması ihtiyacını ortadan kaldırmaz. Çocuklukta kaçırılan tren yetişkinlikte yakalanmaya bakılır: Bu tren yine babaya benzeyen bir erkek üstünden ilişkide yakalanmaya çalışılır. Narsist erkeklerin partnerleri çabalaması gerekir, birşeyleri elde etmesi için ter dökmesi, hak etmesi, kazanması gerekir. “Zor seviyorum” cümlesi çok şey söyler. Kolay elde edilen değersizleşir. Narsistler bunun için birebirdir. Belirsizlik, tutarsızlık, dengesizlik, duyguları belli etmeme…

Narsist profildeki erkeğin onayı, sevgisi, ilgisi, takdiri, değerli ve önemli hissettirmesi elde edilirse çocukluktaki elde edilemeyen, sakınılan misyon geç de olsa sağlanmış olacaktır: “Sevilmeye değerim”. “Babam bile sevmedi” duygusu yerini “Evet babam sevmemiş olabilir ama sevilmeye değermişim, bunu tattım” duygusuna bırakır. Tabii küçük(!) bir sorunumuz var: Narsistler kişiyi olduğu gibi sevme yetisinden yoksun!

Paradoksun Çözümü

Narsist eğer karşısındakini olduğu haliyle sevme yetisinden yoksunsa çocuklukta kaçırılan treni nasıl yetişkinlikte yakalayacağım? Treni bu durakta da yakalayamadım, sonsuza kadar sevilmeyeceğime mi inanacağım? Bu çok ağır. Çıkmaz sokak mı? Başka bir yol yok mu? Partnerini sevemeyen, sadece kendini merkeze koyanların insafına kaldıysam vay halime!

Ayrış, irtibatı kes, yalnızlık çek, kendini tanı. Sevilebilir ve değerli olduğunu öteki(baba – partner) üstünden görmeye çalışmaya devam ettiğin her an özgür değilsin. Bu figürler hayatta senin istediğini vermemek için varlar. Sınanıyorsun. Sınavın bu. Yalnız kalabilme becerini geliştirmek zorundasın ve yalnızlık duygusunun ezici ağırlığı altında kalabilmen gerekiyor. Bu, sonsuza kadar hayat arkadaşsız geçirmek zorundasın anlamına gelmiyor. Muhtaciyetten çıkıp seçebilme ilişkisine geçiş gerekli. Seçene hayır diyememekten çıkıp sevebilme kapasitesine sahip biriyle birlikte olmayı seçebilme tesis edilmeli. Kulağa kolay gelmiyor olabilir, tatsız da görünüyor olabilir. Gerçekten de öyle. Hazine, en çok bakmaktan korktuğumuz yerde.

Narsist Babanın Disiplini

Yazıma hoşgeldin, ben Psikolog Kağan AY ve narsisistik kişilik bozukluğu üzerine eğilen bir uzmanım. Bu yazımda birçok annenin ortak muzdarip olduğu konuya değiniyor olacağım; “Eşim çocuklara karşı çok sert, ne yapmalıyım!”. Narsist bir bireyle baş etmek oldukça zorken, ortak çocuğa sahip olmak ve göz göre göre çocukların zarar görmesine şahitlik etmek büyük çaresizlik hissettiriyor. Tam da bu sebepten çaresiz olmadığını ve yapabileceğin şeyler olduğunu aşağıda seninle paylaşıyorum. İyi okumalar.

Disiplin Değildir O!

Başlığıma aldanma. Çocuk üstünde otorite, disiplin hususunda yazacağım için kullandım o kelimeyi, yoksa narsist babanın davranışı ve sağlamaya çalıştığı şeyin disiplinle uzaktan yakından alakası yok. Peki ne tür davranışlardan bahsediyorum sıralayayım:

  • Bağırma, çocuğu duymama, tek taraflı iletişim, sertlik, zorlama.
  • Fiziksel şiddet, tartaklama, itip kakma.
  • Çocuğun ne zaman neyi yapacağına tek başına karar verme.
  • Akademik hayatla haddinden fazla ilgilenme, beklenti, başarı odaklılık(sadece).
  • Aşağılama, alay etme, espri adı altında yerme.
  • Anneye yönelik “çocuklarla arama giriyorsun” söylemleri.
  • Anneye yönelik “sen otorite, disiplin kuramıyorsun, çok yumuşaksın” söylemleri.
  • Anneye yönelik “senin yüzünden disiplini sağlayamıyorum” suçlamaları.

Bu madde veya yakın davranış tutumlar mevcutsa bunun adı düzen, ilgilenme değil zorbalıktır. Annelerde ikilemde kalma hali olur: “Araya girsem suçlanıyorum, yanlış mı yapıyorum, acaba doğrusu bu mu o doğrusunu mu yapıyor, araya girmesem içim elvermiyor çocuğa olan yaklaşımı kahrediyor”. Bu ikilem ve çıkmaz anneleri pekala yoruyor.

Anneler, Hislerinize Güvenin

Narsist babanın çocuğuna yönelik şiddetli, orantısız, sert, gaddar, şefkatten uzak tutumuna şahit olan annelerin içinde el vermeme, huzursuzluk duyguları kendini belli ediyor. Annelik hisleri kaale alınması ve görmezden gelinmemesi gereken en objektif veri kaynağıdır. Arada kalmanızın başlıca sebebi manipüle olmanızdır. Narsistler sizin kendinizi sorgulamanıza, dahası yanlışı ve hatayı ilk etapta kendinizde aramanıza meyilli olmaya sevk ederler. Açık hava tiyatrosunda aynı sahneleri topluluk önünde yaşasanız izleyicilerin tepkisi aşikar olacakken kapalı kapılar ardında yaşanınca ne doğru ne yanlış birbirine karışıyor.

Narsist Babalar: Kendi Çocukluğunun Hasedi

Neden eşim böyle davranıyor? Hiç mi kendinin ve davranışlarının farkında değil? sorularını sormuş olabilirsin. Sormadıysan şuan sorma fırsatı buldun. Narsist erkeğin kendi çocukluğunda anne, baba, abi gibi figürler benzer şekilde anlayışsız ve sert yetiştirmiş olabiliyor. Kendisi baba olduğunda döngüyü devam ettiriyor. Doğrusunun bu olduğunu sanıyor. “Eski köye yeni âdet getirme!”, “Biz böyle gördük babamızdan dedemizden!”.

Derinlerde ise haset yatar. Kendi göremediği kabullenilmeyi, görülmeyi, anlayışı, insan yerine konmayı çocuğuna vermek zorlar. Kendi tadamadığı duyguları çocuğu tatsın istemez. Bunu bilinç düzeyinde değil bilinçdışı olarak arzular. Haset, sinsidir. İnsan kendi çocuğundan bile esirgeyebilir. İnsanlar ikiye ayrılır: Babam gibi olmayacağım ve Biz babadan böyle gördük. Zinciri kıranlar ve döngüyü devam ettirenler. Kendi tadamadığı duyguları -canhıraş kendi içindeki çocuk yoksun kalmanın sızısını duyumsasa da- çocuğuna tattıranlar ve ben tadamadıysam o da tatmasın diyenler.

Narsist Baba Başarılı ise…

Narsisizm bir tanımla kısaca hayat içinde tek başına mücadele ve getirisi olarak sertleşmek, taşlaşmak ve kabuklanmak. Bu tür kişilerin hikayesine baktığımızda büyük zorluklar, desteksizlik, yalnızlık, bir başına mücadele etmek gibi özellikler görülüyor. Böyle bir yoldan gelen kişi, aynı şekilde çocuğundan da benzer tutum bekliyor hayata karşı. Çocuğun özü nasıl, ne istiyor, ne istemiyorum oraları görmüyor bile. Çocuğun ruhu sanatçı oluyor, baba doktor olacaksın mühendis olacaksın diyor. Trajedilerle dolu dünyaya bir yenisi ekleniyor.

Hayatta istediği yerde kendini göremeyen babalarda ise ukde kalıyor. Bu ukdeyi çocuğuna yansıtıyor. Yani üst paragrafta bahsettiğim başarılı baba çocuğundan da başarı beklerken bu kategoride ise kendi başaramadığı hayatı çocuğunun üstünden başarmışlık ve tatmin hissini sağlamaya çalışmak var. Her iki türlüsü de çocuğa haksızlık.

Çocuklarla Arası İyi Olabilir, Bu Birşey Değiştirmez

Narsist babalar çocuklarıyla paylaşım, zaman geçirme, diyalogda olma gibi konularda iyi olabiliyor. Bu bir yanılsama yaratabiliyor. “Araları bu kadar iyiyken acaba böyle düşünmekte ona haksızlık mı ediyorum?” sorgulamaları doğabiliyor. Araları elbette iyi olacak, olması gereken bu. İyi anlaşmaları ve kaliteli zaman geçirmeleri, sert-gaddar davranışlarını meşru kılmaz. İkisi ayrı şeyler.

Narsist erkeklerin çocuklarla iyi anlaşmalarının bir sebebi de iyi polisi oynamaları. Kötü polis bu ailelerde annedir. Sınır koyma, hayır deme, kural ve rutin oluşturma görevleri anneye yıkılır. Baba daha keyifli ve haz veren kısımlarda çocuklarla zaman geçirir. Böyle olunca da çocuklar emek vereni, asıl önemseyeni ayırt edemedikleri için babayı iyi, anneyi kötü bellerler. Bu makalenin konusu olan disiplin görünümü adı altındaki zorbalık bile narsist babanın iyi polis olarak görünmesinden azlettiremez. Çocuğun aklında babasının kendisine bağırması, baskı yapması, psikolojik şiddet yapması değil babayla geçirilen güzel vakit kalır. Annesinin hayır demesi ise batar. Çünkü gerçek disiplini sağlayan aslında annedir. Baba disiplin kuramaz, sadece zorbalık yapar. Baba kendi disiplin kuramamasını anneye yani eşine yansıtır. Hele bir de narsistlerde sık görülen kötüleme, doldurma, kinlendirme gibi konuşmalar anne aleyhine yapılmışsa iyice akla kara karışır.

Bu makalemde çocuğuna yönelik eşinin davranışlarını ve kendini sorgulayan annelere çeşitli bilgiler sundum. Bu konuda diğer makalelerimi okuyabilir, kendi başına çözüm bulmakta zorlananlar iletişim sayfamdan bana ulaşabilirler.

Narsist Eşten Çocukları Korumak

0

Narsisistik yapıdaki bir eşe sahip olmak ite kaka yıpranarak sürdürülen bir sistemin içinde olmak demektir. Eğer bir de çocuklar varsa durum daha da komplike hal alır. Bu yazımda evlilik müessesesi içinde çocukları narsist bir eşe karşı nasıl koruruz, en az hasar almasını sağlarız, gelişimsel olarak sağlıklı ilerleyebilmesi için neler yapabiliriz bunlara odaklanıyor olacağım. Narsisistik kişilik bozukluğu ile ilgili diğer yazılarımı okumak için blog sayfamı ziyaret edebilirsin.

Toksik Pozitifliği Bırakıp Müdahalelere Başla

Narsist bir ebeveynle büyümek hiçbir zaman zarar görmeden, travmasız, yarasız olmaz. Yeterince iyi bir anne ve stabil bir baba ile büyürken dahi travmalar ve hayal kırıklıklarına sahip olurken narsist ebeveynle büyümek bu iyimser tablodan çok uzaktır. Herşeyden önce bunu kabulü ve ortada problem yokmuş gibi yaşama hali varsa bunu bırakmalı. Bu kişilikler obsesif narsist, kontrolcü, yönetici, güdücü, dizginlerin kendilerinde olmasını isteyen yapıda oluyor. Diğer partner sinmiş, huzursuzluk çıkmasın, aman tadımız kaçmasın(Ali Rıza Bey), yanlış birşey yapmayalım da kavga gürültü çıkarmasın diye diye pasifize olmuş, edilgen bir pozisyona evrilebiliyor. Önce üstündeki kumları silkeleyip ben de varım demen şart.

Çocuklar gözlemleyerek, izleyerek, modelleyerek, ebeveynleri üstünden dünyanın nasıl bir yer olduğuna yönelik ilk izlenimleri ve kodlamaları içselleştiriyorlar. Narsist ebeveynlerinin hal, hareket, reaksiyon, tutum, tavırlarını bolca görüp diğer ebeveynin yokluğuyla yaşamaları onlar açısından iyi olmayacaktır.

Narsist Ebeveyni Değersizleştirmemek Gerekir

Çocukla birebir narsist partnerin davranışlarının yanlışlığı ile ilgili konuşmalar yapmak uygun değil. Unutmayalım ki ne kadar olumsuz davranışları olsa da çocuğun ebeveyni. Çocuğun gözünde ve gönlündeki ideal yerini sarsmamak gerek. “Babanı biliyorsun işte her zamanki baban, böyle o”, “Annenin huysuzluğu yine üstünde” gibi söylemler o ebeveynin kaale alınmayacak, güvenilmeyecek, otoritesi kabul edilmeyecek biri olduğu algısını yerleştirir. Evet narsist ebeveynin yaklaşımları gerçekten de bu tür tutumları hak eden şekilde olsa da çocuğu bilinçlendirmekten kaçınılmalı. Bunun önemli 2 sebebi var:

  • Çocuğun ebeveyn imgesinin tehlikeye düşmesiyle hayata karşı boşluk ve güvensizlik geliştirmesi.
  • Çocuğun bilinçlenerek erken olgunlaşması, bilmesi. Çocukluğun olumsuz da olsa hissiyatlarını yaşayamaması, yaşından ileride anlama ve anlamlandırma yetisiyle yetişkin dünyasına erkenden girmesi.

Çocuğa İdeal Ebeveynlikle Anılar Biriktir

Narsist bir ebeveynle büyümek gerek aşırı detaylı hatırlanan yıkıcı ve kırıcı anılara; gerek de irili ufaklı sürerli kötü hissettiren anlara sahip olmak anlamına gelir. Değersizlik, görülmemek, yük gibi hissetmek, diken üstünde olmak, belirsizliğe tahammülsüzlük, yetersizlik, suçluluk, sevilmeye layık olmamak, utanç gibi duygular gerek narsist ebeveyn gerek de narsist partnerle yaşamanın kaçınılmaz getirileri.

Diğer ebeveyn olarak mümkün mertebe çocuğun narsist ebeveynle temasını kesecek aktiviteler, ev dışı planlar, beraber geçirilen güzel vakitler, yukarıda sıraladığım duygulara panzehir olacak hoş duyguları çocuğun hissetmesi ve deneyimlemesiyle sadece kötü/olumsuz anılara sahip olarak yetişkinliğe geçmek yerine psikolojide kaynak dediğimiz zor zamanlarda tutunabileceğimiz ve sığınabileceğimiz anıların bize cesaret ve güç vermesidir. Kendi çocukluğundan bu tür gülümseten insan, eşya, zaman, yer hatırlayıp kendinden de bu fenomeni anlayabilirsin. Çocuğuna da benzer miraslar bırakmaya ne dersin?

Güvendiği Bir Uzmanla Çalışılabilir

Narsist kişilerin yaşamı daha çok olması gerekenler, doğrular, kanun ve kurallar, sınırlanmış sert çerçeveli düzenler, uyulması gerekenlerdir. Böyle bir yaşam duygudan uzak, mantık ve materyalin hakimiyetinde yaşamak demektir. Çocuk, duyguları tanıma, anlama, paylaşma ve ifade etmeyi ebeveyn üstünden pratik eder. Narsist ebeveynle bunu yapmak ya zordur ya da yoktur. Örneğin sevgiyi gösterme, belli etme, verme konusunda utanma – sıkılma ve bundan uzak durma yaygındır.

Narsist ebeveyn çocuğunu uzantı gibi görebilmekte. Çocuğun ayrı bir birey olduğunu görememekte, kendi istek ve arzularını karşılaması gereken kendisinin bir organı gibi algılamakta. Böyle olunca çocuğun ihtiyaçlarını görememe, çocuğun ne istediği ve ne istemediğiyle ilgilenmeme, kendininkileri ona dayatma yoğundur. Bu tür bir ilişkilenmenin kaçınılmaz sonucu çocukta kimlik karmaşası, kim olduğuyla ilgili kafa karışıklıkları, kendine yönelik şefkatten uzak ve sert tutumlar.

Çocuğu nesne, uzantı olarak değil de özne olarak “varsın, seni duymaya niyetliyim, olduğun halinle özelsin, kendi sevdiğin ve sevmediğin şeyler var ve bunları kabul ediyorum, senin de kendini kabul etmeni temenni ediyorum” şeklinde yaklaşımla duygu dünyası ve kişilik gelişiminin diğer tüm ayaklarında var olan bir terapist, çocuğa yeni ufuklar açmak için birebirdir.

Konuyla ilgili daha çok şey yazılır, çetrefilli ve geniş çerçeveli bir konu. Evlilikte, boşanma sürecinde, ayrıldıktan sonra çocukların psikolojisi, “nasıl davranmalıyım”, “nasıl bir yol izlemeliyim?” gibi durumların içinde olan bireylerle İzmir’de yüzyüze ve online seanslarla kaygıları ve soru işaretlerini gideriyor, ruh sağlığımızı koruma yolunda beraber çalışıyoruz. İletişim sayfamızdan bize ulaşarak detaylı bilgi ve randevu alabilirsiniz.

Narsist Erkeklerin Kötü Davranma Sebebi

0

Narsisizm ve narsist partner denince akla kötü ve yıkıcı davranışlar gelir. Literatürde narsistin love bombing sürecindeki kelebekler uyandıran muazzam olumlu jestleri, sürprizleri, değerli hissettiren ve sevgi dolu yaklaşımları bolca yer bulurken kötü davranışlarıyla ilgili bilgi yok. Sığ şekilde sadece narsistler kötü davranır denip geçiliyor lakin neden bu tür şeylere başvuruyorlar üzerinde durulmuyor. Tam da bu yazımda narsistler neden partnerlerine kötü davranır? sorusuna cevap vereceğim. Yazı psikolojik bağlamda derinlikli dinamikler bulunduruyor dolayısıyla minimum düzeyde psikoloji ve narsisistik kişilik bozukluğu ile ilgili bilgi sahibi olunması anlamayı kolaylaştıracaktır.

Sınırlarını Genişleteceğim ve Beni Terk Etmeyeceksin

Narsist erkekler kendini terk etmeyecek kadını bulduğundan emin olma veya kendini terk edemeyecek kadını yaratma süreci yaratırlar. Hor ve gaddar, anlayışsız davranışın dozu giderek artabilir. Partneri her ne olursa olsun alttan alsın, idare etsin, ağlasın üzülsün fakat günün sonunda beraberliğe devam etsin, göz yumsun, görmezden gelsin ister. Böylece ilişkideki yerinden emin olmak ister, kaybetme korkusunu minimumda tutmak için kendine yer yapar. Her kavga ve yaratılan olumsuzluktan sonra terk edilmediğini görerek rahatlar.

Koşulsuz Terk Etmeyecek Tek Kişi Annedir

Anneler çocukları ne kadar yaramaz, baş belası, ömür törpüsü, sabır sınayıcısı olsa da terk etmezler. “Atsan atılmaz satsan satılmaz” düsturuyla başa gelen çekilir kabulünde olurlar. Elin oğlu ve elin kızı nazı bir yere kadar çeker. Çekemediği yerde gider. Bu sebeplerden anneye yönelik tutum hadsiz, sınırsız, rahat, sonucunu düşünme gereği olmadan olur. Çünkü anne ne yaparsam yapayım orada durandır. Gitmeyeceğinden emin olduğum tek kişidir. Baba terk edebilir. Babalar sıklıkla terk de eder. Anne köklenen, ait olan, kapsayan, kabullenen, bakımveren, stres ve sıkıntıları çeken ve çekmeye de gönüllü olandır.

Narsist Anne Arar ve Anneleştirir

Yukarıda yazdıklarımın narsisizmle ne ilgisi var? sorusu zihinlerde peydah olduysa hemen yanıt vereyim. Narsistler duygusal yaş olarak çocukluk/ergenlikte fikse kalmış, takılmış kişilerdir. Cezbedici, hayat dolu, çocuksu, enerjik, sevimli, çekici yanları buradan gelir. Çocuğun anneye ihtiyacı var. Tek başına hayatta kalamayacak, ayakları üstünde duramayacak olan çocuk, kendisine koşulsuz bakımverecek ve gitmeyecek anne ister. Narsist erkeklerin ilişkide partnerine kötü davranmasıyla beraber partnerde her ne kadar öfke, nefret, kırgınlık, üzüntü gibi duygular olsa da aynı zamanda narsiste yönelik acıma, merhamet, sahiplenme duyguları gelişir. Bunun temelinde partnerin, narsist erkeğin içindeki çocuğu görmesi vardır. Anlamsız ve yersiz tepkilerini anlayamaz fakat duygusal zeminde içsel olarak onun terk edilmişliğini, yaralı halini, zavallı ve acınasılığını, sevilmemiş ve ezilmişliğini görür. Bir yandan narsist erkeğin öfkesine ve yıkıcılığına maruz kalırken diğer yandan onu sahiplenme ve daha önce yaralayan&terk edenlerin yaptığını yapmamak üzere hareket eder. Tam tersi yol tutar: narsisti terk etmemek için görünmez bir yemin etmiş gibidir ve onun yaralarını sarmak ve iyileştirmek için kolları sıvamıştır.

Tamam Çok Abarttım Bir Süre İyi Davranacağım

Narsist erkek, partnerine korku, diken üstündelik, tedirginlik, endişe, huzursuzluk duyguları enjekte eder. Partner zaten bu duygularla ilerlerken suistimal ve psikolojik istismarın şiddeti çekilmez boyuta gelirse iki tarafın da görünmez akde attıkları imza bozulmaya yüz tutar: Artık dayanamıyorum, seni terk etmek zorundayım!

Durumun ciddiyetini anlayan narsist erkek pabucun pahalı olduğunu idrak eder. Telafi ve geri kazanma çabasıyla partnerine sevgi dolu, o ilişkinin en başındaki aşırı olumlu tutumla yaklaşır. Özürler diler, gerekirse yalvarır. Partneri yumuşayıp yelkenleri suya indirdikten ve ortada kaybetme korkusu atmosferi kalmadıktan bir süre sonra tekrar sıkıntılı sürece girilir.

Bir de Ben Terk Edemem

Narsist bir erkekle yaşamanın tüm dezavantajlarıyla yaşamaya alışılır: Maskülen bir erkek yerine kırılgan bir çocukla yaşamak, en ufak şeylerden kavga gürültü çıkması, suçlamalar, değer verilmemesi, öncelik olamamak, geleceğe yönelik güvensizlik. Kulağa ne kadar ağır geliyor değil mi? Bu ağırlık çekilmek için göze alınıyor. “O eski mutlu günlerimize döneceğiz” umudu, “bir gün düzelir” umudu ve beklentisi sürecin devamında etkili inançlar.

Zorluk ve yıpranmalara rağmen narsist partnerinin içindeki çocuğu gören kadın, bu çocuğun travmalara sahip, sakatlanmış, yalnız, bir başına, çaresiz, tek başına hayat yolunda sendeleyecek biri olduğunu görür. Kendinde sorumluluk hisseder; “öncekilerin yaptığını ben yapmamalıyım”. Bu durum bir nevi ihale bana kaldı ile eştir. Narsistlerle birlikte olan kişilerin ortak profiline baktığımda; suçluluğa yatkın, kötü insan olarak bilinmeme isteği ve bu uğurda kanıtlama çabaları, aşırı merhamet ve vicdani rahatsızlık bulunduruyorlar. Bu iyi görünen veçheler kendi mezarını kazmak için yeterli aletlere dönüşüyor.

Narsist Erkeğin Amacı için Kötülüğün Hizmeti

Yukarıda verdiğim bilgiler doğrultusunda gördüğümüz gibi kötü davranışlar sadece yapılmak için yapılmıyor. O kadar basit olduğunu düşünmek naifliktir. Bu kötülükler partneri paradoksal şekilde kendine daha çok bağlamak için kullanılan bilinçdışı stratejilerdir. İnsanoğlunda kendisine acı çektirene yanaşma ve onu kazanma dürtüsü mevcuttur. Bozuk olanı onarma ve iyileştirme ve bunu yapabilen kişi olma gururu mevcuttur. Yaptığı yatırımın gitgide artmasıyla beraber bu yatırımın boşa gitmemesi, bugüne kadarki emeklerin hiç olmaması için yoldan dönülmesinin doğru olduğunu bilse dahi dönmemek de dahildir.

Cefasını ben çektim, sefasını başkası mı sürsün!

Narsisizm, narsisistik suistimal, özgürleşme, güçlenme, kendine dönme yolunda olmak isteyenler aşağıda görseli bulunan online video eğitimime katılabilir, iletişim sayfamızdan İzmir’de yüzyüze terapi veya online terapi talebinde bulunabilir.

Narsistle Baş Etmen için Tüm Bilgiler

0

Narsisistik kişilik bozukluğu olan kişilerle yaşamak, aynı ortamı paylaşmak, evli olmak, ilişki yaşamak müthiş zorlayıcı ve yıpratıcı(yaşayanlar “Ahh hocam bir de bana sor!” dedi bile). Peki narsist bireylere karşı elimiz kolumuz bağlı mı? Asla. Bilinecek, yapılacak, uygulanacak birçok tutum ve yaklaşım var. Bilgi güçtür. Narsistler zeki, kıvrak, bilgili, akıllı, manipülatif kişiler. Bu konuda üstlerine yok. Maruz kalan kişiler ne kadar bilgisizce manipüle edilmeye o kadar açık. Bu sebepten ilk etapta kişi kendisini gerekli bilgilerle donatmalı. Güçlenmenin bir ayağı bu. Tek başına yeterli olmayan bu ayak aynı zamanda olmazsa olmaz ve ilk adım. Diğer ayaklar olan farkındalık yaşamak, içgörü geliştirmek, kendini tanımak, sebep-sonuç ilişkileri kurmak, duygusal okur yazarlık gibi gelişmenin ayakları için bire bir seanslarla çalışıyoruz. Narsist v Empat online kursumla da narsisizme karşı artık geri dönüşü olmayan gözdeki perdeleri kaldırarak kişisel gelişimimizde sekteye uğramayacak kıvama geliyoruz.
Bu makalede bolca bilgileneceksin, iyi okumalar!

Anlayış – Ortayolu bulma çabası Çalışmıyor

Hayvanlar koklaşa koklaşa insanlar konuşa konuşa, fikir ayrılıkları olabilir ama günün sonunda iletişimle uzlaşabiliriz, rahatsızlıklarımızı taleplerimizi birbirimize iletmeliyiz gibi klişe telkinler bir narsist söz konusuysa geçerli değil. Narsistlerle konuşulmuyor, diyalog kurulamıyor monolog düzeyinde kalıyor, anlaşmak için konuşmuyorlar ikna etmek ve kendi isteklerini kabul ettirmek için ter döküyorlar. Senin ne söylediğine canı gönülden dikkat kesilmiyor, anlamaya çalışmıyor. Kendi sırasının gelmesini bekliyor. İkna kabiliyetleri yüksek, ağızları iş yapıyor. Yeter ki onunla aynı fikirde ol, ona uyumlu ilerle; sorun çıkmaz. Bunun dışına çıktığında sessizlikle cezalandırma, şiddet, küsme, sevgi ve ilgiyi geri çekme gibi davranışlara yönelir. Özetle bir narsistle iki yetişkin stabil iletişimi kurulamaz. Tek taraflılık hüküm sürer.

Narsistle Narsistin Diliyle Konuşulmalı

Yukarıdaki başlıkta narsistle sağlıklı iletişimin mümkün olmadığını paylaşmıştım. Hiç mi iletişim/etkileşim kurulmayacak bu kişiliklerle!? Böyle hayat yaşanmıyor elbet. Bir narsistle nasıl konuşulur dersek cevap basit öz ve net: Kendi diliyle. Korku dili olan, korkutarak, tehdit ederek, gözdağı vererek ilişkilenen narsiste savunma yapmak, pasif pozisyonda kalmak işe yaramayacak bilakis onu daha da pervasızlaştıracaktır. Sakinliği, insaniliği olgunluk olarak değil zayıflık ve güçsüzlük olarak görür.

Pasif agresif, kırılgan, dolaylı, alttan, imalı, nükteli dili olan özellikle gizli narsistlerle yine onların diline benzer bir dil kullanılması şarttır. Bu kişiliklerle direkt iletişim tutmaz. Açık ve net dilden rahatsız olur. Kendisi böyle bir dil kullanamadığı için kullananı kötü addeder. Dobralığı patavatsızlıkla karıştırır. Kolaylıkla alınır. Kırılmak, üzülmek, güvenmekte üstüne yoktur. Böyle kişilerle birlikte yaşayanlar ne söyleyeceklerini önden defalarca düşünüp tartıp büyük hassasiyetle iletirler ya da hiç iletmezler. Anlamasını beklerler, davranış ve tutumlarla mesajlarını sergilerler, dile getiremezler çünkü dile getirdiklerinde karşılaştıkları tablo küsme, geri çekilme, ilişkinin bozulması gibi sonuçlar olduğu için bundan kaçınırlar.

Asla Değiştirmeye Çalışma!

Narsist kişilerle partner ya da eş olan kişilerin yegâne içine düştüğü hata: Düzelir mi, değişir mi, iyileşir mi? sorusunun peşine düşüp bunu sağlamaya çalışmak. Hem de bunu  bizzat yapmaya çalışarak, sorumluluğu kendinde hissederek yola koyulanlar en büyük hüsrana uğrayanlar. Haricinde terapiye gitmesine ön ayak olmak, ailesiyle işbirliği yapmak eklenebilir. Gerek kişinin kendisi gerek başkalarından destek alarak narsist bireyin değişmesini arzulamak beyhude kalmakta. Yıllarını bu uğurda heba eden kişiler “şimdiki aklım olsa aah ah” cümleleri kurmakta. Bu cümleyi kim bilir kaç kez duydum herhalde sayamam…

Yeni ve farklı bir bakış açısı sunuyorum şimdi. Narsist bireyler çocukluk çağında anne figüründen ayrışma/bağımsızlaşma girişimini yetişkinlikte partneri/eşi üzerinden gerçekleştirmeye çalışarak hayatta var olmaya çalışan kişidir. Birçok davranışı tamamen bu uğurda yapar. Onun bireyleşmesi için bu zorakidir. Partnerler bu uğurda yıpranan ve anlamlandıramadığı birçok tutuma maruz kalan araçlar olmakta. Hal böyleyken narsisti değiştirmeye, iyileştirmeye çalışmak karşılıksız kalır çünkü narsist bu şekilde kendini gerçekleştiremeyeceğini bilir. Onu bu şekilde kabul etmekten başka çaren yok. Bu, onun davranışlarına, suistimaline göz yum, katlan, kabullen demek değil. Onun bu şekilde hayatta var olabildiğini kabul et. Ama yok ben değiştirmek için mesai harcamaya niyetliyim diyorsan bol şans!

Narsiste karşı sakin kalabilmen için birkaç tüyo paylaşayım. Kışkırtıldığını, tuzağa çekildiğini, önce tepki vermen için ortam/zemin yaratılıp ardından verdiğin tepki için suçlandığını gözlemliyorsan bu bilgiler sana nefes aldıracak.

Narsistler çok usta duygu okuyucularıdır. Mikro ifadeleri görebilirler, ses tonu mimik gibi ayırt edici mini iletişim araçlarını fark ederler, ikna kabiliyetleri ve iletişim becerileri genellikle yüksektir. Uzun konuşmalar, bol argümanlı tartışmalardan kaçınmaya bak. Duygu içerikli diyaloglara girmemeye çalış. Özellikle korku duygunu gösterme. Senin zaaf ve hassas yönlerini bildiğini düşünüyorsan özellikle o noktalara oynadığı anlarda bunun farkına var ve “şuan benim x noktamla ilgili üzerime oynuyor ve benden reaksiyon vermemi bekliyor, bu tuzağa düşmeyeceğim” telkinini içinden kendine ver, gerekiyorsa ortam değiştir.

Narsistle Beraberken Terapi Neden Hayati?

Bir narsistle beraber olanların sıklıkla kendi aklını, hafızasını, gerçeklik algısını sorguladığını biliyorum. Şüphe, güvensizlik, paranoya, kararsızlık gibi duygu ve durumlar da sıkça eşlik ediyor. Bu tür belirti ve çıktılara yol açan başlıca suistimal etmenleri gaslighting, suçlama, duygusal – fiziksel şiddet, baskılanma, kontrol edilme, korkutulma, kabullenilmeme gibi tutumlar oluyor. Narsistler kıvrak, zeki, sinsi, akıl oyunlarına hakim, manilüpasyon tekniklerinde kendiliğinden yetenekli kişilikler. Onlarla beraber yaşamak survivorda yarışmakla eşdeğer. Bir farkla; asla kazanan olamayacağını bilerek bu şartlarda kalırsın.

Çetin ve stabiliteden uzak bu şartlarda yaşadıkça ruh sağlığın hasar görür. Sağlıklı düşünebilme yetin zayıflar. Duygularınla bağlantın kopabilir. Eskiden kolaylıkla gelen şeylerde artık iyiden iyiye zorlanabilirsin. Bu sebeplerden bir üçüncüye ihtiyaç duyulur. Objektif bakabilen, yol gösteren, ışık tutan, olanı olduğu gibi görebilmeni sağlayan, duygu ve düşüncelerine güvenebilmene vesile olan bir yoldaş hayat kurtarır. Gerek maruz kalınan tutumları saptayabilme ve ayırt edebilme gerekse de bu makalenin başlığı olan baş etme yöntemlerini öğrenerek hasarı minimumda tutmak sağlanır. Ayrılmak/boşanmak isteyen kişilerin güçlenmesi için çalışılabilir.

Narsiste Narsist Olduğu Söylenmeli mi?

Herşeyden önce kimseye ruh sağlığı profesyonelleri dışında teşhis koymak kimsenin haddine değil. Kaldı ki ruh sağlığı profesyonelleri dahi teşhislerde hassas davranmalı. Bunu bir kenara bırakırsak kişilerin partner- eşleriyle alakalı şüpheleri olabilir ve bu şüpheler çok bariz ortada olabilir. Altı dolu olan ve birçok belirtinin kabak gibi ortada olmasıyla birlikte belirtilerle yola çıkıp partnerlerine narsist olduğunu söyleyip söylememe konusu kafanı kurcalıyorsa çok kısa ve net bir cevapla bunu yapmamanı söylemeliyim.

Söylenmesi durumunda kabul etmeme, araştırarak bu konuda bilinç geliştirmesi ve manipülasyonlarını daha sistematik yapma riski, narsisistik kırılma yaşayarak ilerleyen süreçte suistimalin dozunun artması, öfke patlamaları, cezalandırmalar, onun da seni narsist olarak addetmesi gibi sıklıkla karşılaşılan karışık ve içinden çıkılmaz sonuçlar yaratır.

 

Gizli Narsist Anne ve Kötü Bilinen Babalar

0

Babalar sert, haşin, öngörülemez, kırıcı, terör estirebilen, güven vermek yerine korku salabilen figürler… Bu davranışlarından ötürü ünleri lekeli, sicilleri bozuk. Görünen yüz onlar, işaret parmaklarının ve öfke&nefret dolu bakışların hedefi. Zaman içinde yalnızlaşan, yalnız kalan; “kendi sonunu kendi hazırladı, hak etti” cümlelerinin muhatapları.

Bu yazımda bu bağlamla ilk kez karşı karşıya gelecek olanları sarsacak, belki şoka uğratacak, “nasıl ya!” dedirtecek, hiç bu açıdan bakmamıştımı düşündürecek konuyla sizinleyim; gizli narsist anne ve kötü bilinen babalar… İyi okumalar dileyeceğim lâkin sindirmesi kolay olsun temennisiyle.

Anneler Zehirler Babalar Kırar

Yukarıda da belirttiğim üzere sert&bilinçsiz babaların taşları her zaman eteklerden dökülme eğiliminde; açık, bariz, net, ortada. Sert ve bilinçsiz demek belki ekstra ve gereksiz. Erkeklerin doğasında testosteronun da payıyla sertlik ve yıkıcılık yaşam yolunda beraberinde gelen temel özellikler. Savaş ve kan erkeklerle ilişkili.

Peki kadınlar? Örtük, dolaylı, gizli, alttan, etraflıca, sinsi, oyunlar barındıran, altını oyan, kuyu kazan, dedikodu yapan, haset ve kıskançlık potansiyeli olan taraf daha çok kadınlar. Pratik yaşamda bu kolaylıkla görülür.

İki cinsiyetle alakalı ana başlık özellikleri kavradıktan sonra gizli narsist annenin eşi ve çocukları üstündeki etkileri anlamak için öncül bilgiye sahibiz demektir. Karşılaştığım hatrı sayılır bireyden duyduğum cümle ortak: “Geçmişte tüm o olan biten yaşantılardan sonra babama daha öfkeli olmam gerekirken anneme neden sebepsizce(!) bu öfke anlayamıyorum!”. Hiçbir şey sebepsiz değil, sadece konduramamak, görememek, örtük kalması, algının baba üstünde odaklan(dırıl)ması gibi unsurlardan dolayı henüz anneye karşı olumsuz duygular bilinç seviyesinde değil, hepsi bu.

Babanız Tek Biz Hepimiz

Gizli narsist anneler sıklıkla eşleriyle problemlidir, ilişkileri çoktan bitmiştir, sık sık tartışma huzursuzluk çıkması söz konusudur. Sorunlar iki yetişkin arasında kalsa iyi, bu tür anneler problemleri çocuklara yansıtır hatta onlardan kendisini desteklemesini bekler. Çocuklarına eşini kötüler ve çocukların da babalarına karşı tepkili bir tutum takınmalarını isteyebilir. Çocuklar annelerini haklı bulmazsa, babalarına sırt çevirmezlerse gizli narsist anne karşılık olarak bir tutum takınır. Başarılı olan ailelerde baba pasifize edilir, yalnız kalır, sinik hale bürünür, sesi kısılır. Anne çocukların da rüzgarını arkasına alarak güç ve kontrol sahibi olur.

Empatik görünebilir, “saçımı süpürge ettim” cümlesinin sahibidir, minnet deposundan çocukların paylarını dağıtıp borçlandırır, fedakarlıklarının karşılığını bekler. Olaylar üstünden anlık kırmak yerine zamana yayılan zehriyle hem bağımlı kılar hem ağırlaştırır. Çocuklar kımıldayamaz, annelerinin güdümünden çıkamaz hale gelirler.

Minnet Uyandırmak ve Borçlandırmak

Gizli narsist annelerin en önemli ortak belirtilerinden önde geleni minnet uyandırıp çocukları kendine bağımlı kılmak, bağımsızlaşma ve özerkleşmelerine doğrudan ya da dolaylı engel olmak, kendini merkez diğerlerini uydu olarak etrafında toplamak olgusudur. Evlatlar annelerine borçlu hisseder, karşılık verme ihtiyacı duyar, bu bir yere kadar sağlıklı olsa da içten gelen vefa değil de zorlanımlı/mecburi bir borç gibi hissediliyorsa orada annenin telkinlerine, tutumlarına odaklanıp bakmak gerekir. Çocuklarda bu borç büyük ağırlık yapar, kendi yaşamlarına devam etmekte zorlanırlar. Kendi kurdukları çekirdek ailede huzursuzluklar ve çatışmalar yaşayabilirler.

Gizli Narsist Annenin Kendi Ailesi…

Annede gizli narsisizm şüpheinin peşine düştük ve yansıtıyor tespitinde bulunduk diyelim. Peki bu nasıl oldu/gelişti? Narsisizm gökten zembille bir anda inen birşey değil, genetik de değil. Erken çocukluk döneminde birincil bakımverenle ilişkiden kaynaklanan bir kişilik bozukluğu. Kolay anlaşılır olması için özetle: “Çocukluğunuza inmemiz lazım!” klişesi mevzu bahis konuyu karşılar.

Gizli narsist annenin kök ailesini incelediğimizde davranış bozuklukları, şiddet, duygusal istismar, sevgi – şefkat gibi duygularda eksiklik/yokluk, sert, otoriter, baskılayıcı ebeveynler, travmatik yaşantılar bulunabilir. Kişilikle alakalı bir bozukluk olsa da aile müessesesinden ve kuşaklar arası aktarımlardan doğan bir rahatsızlıktır.

Baba ile Sınırlı Kalmaz, Ailesi de Kötüdür

Bu anneler sadece eşlerine cephe almaz, genellikle eşlerinin kök aileleriyle de ya küstür ya sıkıntılar yaşamıştır. Özellikle evliliğin ilk dönemlerinde eşini kök ailesinden koparmak, yalnızlaştırmak, kısıtlamak gibi davranış tutumlarda bulunabilir. Sadece kendi kurdukları aileye yatırım yapılmasını bekler, babayı çocuklarına kötülemekle birlikte ailesini de çocuklara olumsuz anlatır, görüşmelerini istemeyebilir. Çocukların bire bir babalarının aileleriyle sorunları olmasa da kinlenebilirler. Görüldüğü üzere çocukların psikolojisini düşünmek yerine kendi safında yer alınmasını sağlamak daha önceliklidirr gizli narsist anneler için.

Bu yazımdan fayda sağladıysan diğer yazılarıma da göz atabilir, youtube kanalımda narsisistik kişilik bozukluğu ile ilgili yüzü aşkın videodan çokça farkındalık sağlayabilirsin.

Narsist Kadın Partnerle Nasıl Baş Edilir?

0

Narsist denilince hemen akla erkekler geliyor. Elbette bunun böyle olmasında geçerli sebepler olmakla birlikte bir anlamda da haksızlık barındırıyor. Narsisistik kişilik bozukluğunun cinsiyeti yok. Kadınlarda da bulunuyor hatta kadınlar gücenmesin ama kadının narsisti ayrı bir çekilmez oluyor. Gizli narsist kadın partnerine/eşine hayatı dar etmekte usta. Bu yazımda “ilişkide narsist bir kadınla birlikte olduğumu düşünüyorum, zorlanıyorum, ne yapabilirim?” diyen çaresiz beylere iletilerim olacak. İyi okumalar!

Kısıtlamalara Elini Kaptırırsan…

Narsist kadınlarda partnerini elde ettiğini, garantilediğini, cepte bulduğunu anladıktan sonra değersizleştirme, kısıtlama gibi tutumlar öne çıkabiliyor. Kısıtlama(izolasyon) özetle partneri sosyallikten, yakınlarından, sevdiklerinden, hobilerinden, keyif aldığı aktivitelerden koparmak ve uzaklaştırmak. Beyler “yeter ki onu kaybetmeyeyim, huzurumuz kaçmasın, ilişkim bozulmasın” diyerek bu kısıtlamalara uygun davranıyor, tavizler veriyor, uyumlu davranıyor. Bunun dönüşü olmaz. Elini verenin kolu mutlaka gider. Bir kere kısıtlayabilen narsist kadın mutlaka devamını getirir ve partnerini yalnızlaştırır. Bu konuda youtube hesabımdan bir video bırakıyorum. İzlemen senin konuyu detaylı kavraman için faydalı olacak.

Narsist Kadınlarda Sık Bulunan Duygular

Erkeklerin sadece narsist bir kadınla nasıl baş ederim? ile sınırlı kalmayıp genel itibarıyla kadınlarla ilişkilerinde en sekteye uğradığı ve çıkmazda kaldığı alan: Duygular.
Erkekler daha çok düşünme işleviyle hareket ederken kadınlar duygu ve ilişkilenme ile dünyada yer eder. Duygu kontrolü, duyguları tanımak, iletmek, anlamak gibi mefhumlar hakim olunması gereken alanlar. Narsist kadın duyguları kullanarak partneri manipüle edebilir. Göz yaşları da yaygın bilinen silahlardandır.

Narsist kadınlardaki en sık duygular ise kıskançlık, haset, rekabet, değersizlik duygusu, sevilmediğine yönelik inanç, kaos, huzursuzluk. Bu duyguları tanımayan, anlayamayan, ayırt edemeyen erkekler manipülasyona açık haldedir. Duygularla haşır neşir olmanın bir yolu psikoterapide bir psikologla duygular üzerine çalışmalardır. Kültürümüzde erkekler duygularını malesef saklamak, belli etmemek üzerine hayat geçiriyor. Yine acı sonuçlarını da kendileri yaşıyor. İntihar oranlarının erkeklerde kadınlara nazaran kat kat fazla olması şaşırtıcı değil bu bağlamda.

Yetersiz Hissediyorsan Uyanma Vaktin Geldi

Narsist kadınlar partnerlerine yetersiz hissettirmeleriyle de ün yapmıştır. Erkeği sürekli koşturur, çıtayı – standartları yükseltme görevi verir, memnun olmaz, şikayet eder. En beter manipülasyon ise partnerini başka erkeklerle karşılaştırmasıdır. “Falancanın kocası karısına şunu almış”, “filancanın sevgilisi onu Dubai’ye götürmüş, biz hala buralarda sürünelim”. Bu tür cümleler erkeği yetersiz, işe yaramaz, memnun edemeyen biri olarak hissettirir. Birçok erkek bunun bir manipülasyon olduğunun farkında olmadan kapılıp gider. Özellikle kendi çocukluğunda annesini memnun etmeye çalışan, dikkatini ve sevgisini alabilmek için çabalaması gereken erkeklerde bu tür tuzaklara düşme hali gözlemliyorum. Sebebi ve kökeni her ne olursa olsun asla memnun olmayan, şikayet edip yaptıklarını takdir etmeyen narsist bir kadına köle olmamalı.

Cezbedici ve Bağlayıcı…

Narsist kadınlar ilişkinin başında partneri cezbeder, büyüler, müthiş pozitif duygular hissettirir ve partnerin neye ihtiyacı varsa onu verir. “Daha önce kimse bana böyle hissettirmemişti” diyen erkek narsist kadın partnerin etki alanına girmiştir. Keşke herşey bu kadar güzel devam etse, değil mi? İlişkinin ilerleyen safhalarında durum tersine döner; nasıl yukarı çıkardıysam alaşağı etmeyi de bilirim moduna girilir. Cennetten meyveler tadılmış artık cehenneme giriş yapılmıştır.