Ana Sayfa Blog

Kırılgan Narsistler: Sinsi Narsisizmin 5 Görünmeyen Belirtisi

0

Özgüvenli, parlak, ışıltılı, hayranlık uyandıran, ön planda tanımlarıyla zihninde yer ettilerse narsistleri yanlış kodladığını ve tanıdığını söyleyebilirim. Evet bu görünümler klasik(grandiyöz) narsistlerin standart özellikleri fakat gel gör ki bir de bu kişilik bozukluğunun öteki yüzü var ki yaşayanlar bilir…

Aleni, açık ve ortada olanla baş etmek ne kadar yıpratıcı da olsa da bir yerde daha kolaydır çünkü en azından neyle karşı karşıya olduğunuzu bilirsiniz. Bir kırılgan narsist ile yaşamak ise gölgeye yumruk atmak demektir, daha doğrusu boşluğa savurduğunuz yumruklar!

Toplumun narsisizmin bu ayağı üzerine bilinçlenmesi elzem çünkü hayli yaygın. Ülkemiz narsist fabrikası. Bunda birçok etken var, başka bir yazıda değinirim. Burada olabildiğince kırılgan narsistler ile ilgili paylaşımlarda bulunacağım. İyi okumalar.

Alınganlık, Eleştiriye Kapalılık, Saldırı Algılama

Ne kadar yapıcı, iyi niyetle, iyiliğini ister şekilde, geliştirmek için verdiğin geribildirimler ve eleştiriler(yapıcı, üsluplu) saldırı olarak algılanır. Ne kadar kendini açıklamaya çalışsan da ikna olmaz. Niyetini izah ediyorsun, “anladığın gibi değil, amacım seni üzmek değildi” diyorsun fakat nafile. Kâr etmiyor. Bir türlü ikna olmuyor, diretiyor ve kırgınlık, üzüntü, küslük, kırgınlık gibi duygular içinde devam ediyor. İlişkiniz sekteye uğruyor, iletişim kopuyor.

Alınganlık, narsisizmde ve özellikle kırılgan narsisizmde köşe taşı belirtilerden biridir. Çok fazla kompleksleri(hassas nokta, yara) olduğu için beraber yaşayan kişiler aşırı temkinli, tedbirli ve birşey demeden – yapmadan evvel dikkat etmek zorunda hisseder. “Şunu dersem bozulur mu, şöyle yaparsam küser mi?” diye diye parmak uçları üstünde yürümek yorar.

Bu kişilikler eleştiri kabul etmez. Hata ve yanlış yaptıklarıyla ilgili kendilerine ayna tutulmasından hoşlanmazlar. Sosyal varlıklarız ve noksanlıklarımızı diğerlerinin bize verdikleri geribildirimler aracılığıyla gideririz, gelişir ve büyürüz. Kırılgan narsistler bu tür bir alıcılığa kapalıdır. Böyle olunca kişilikleri de gelişmez. Dürtüsel, anlık, sonuçlarını düşünmeden yaşarlar. Tabii olan beraber yaşadığı kimselere olur.

Sürekli Mağduriyet ve Kurban Rolü

Bir kişi düşün; sızlanan, şikayetçi, muzdarip, yakınan, memnuniyetsiz, mutsuz… Okurken dahi insanın enerjisini düşüren bu veçheler kırılgan narsistlerin içinde bulunduğu süreğen duygudurumları. Böyle yaşamak hiç kolay olmasa gerek. Elbette çevresindeki kişiler için de… Hele bir de memnun edicilik(people pleaser) yönü gelişkin biri ise vay haline: Memnuniyetsizi mutlu ve memnun etmeye çalışıp da asla takdir görmemek ve daha da kötüsü başaramamak. Tükenişler, yıpranmalar, pişmanlıklar. Onca enerjiyi kendime neden harcamadım! Dikkat edersen kara delik gibi çevresindeki enerjileri içine çeken, o deliğin asla dolmadığı, çekilenlerin kaybolduğu bir sistemden bahsediyorum. Korkutucu.

Kırılgan narsisizmde kurban rolü de görülmekte. Hayattan ve çevresindekilerden alacaklı, kendisi onca fedakarlıklar yapmış ama karşılığında vefasızlık ve nankörlük görmüş, kimse tarafından görülmemiş ve anlaşılmamış, yalnız, keyifsiz bir oluş hali. Elbette işlevsel. Çevresindeki kişilerden ilgi ve dikkat almayı sağlar mesela. Pratik yaşamda en sık karşılaşılan ilişki; mağdur anne – evlat; mutsuz kadın – yetersiz koca; travma yarattınız diye suçlamayı bırakmayan evlat – yetersiz anne.

Kırılgan Narsist Erkek Özellikleri

Bu tipteki erkekler nasıl görünür dersek; prenses erkek denilen maskülen ve eril özelliklerden ziyade daha hassas, hızlı pes etmeye müsait, tuttuğunu koparmaktan uzak, görünmez, yaşayan değil izleyen, ilk adımı atmak yerine bekleyen, pasif, yönlendirilmek isteyen, liderlik vasfı bulunmayan, takip eden, korkak, atılgan olmayan, suçlayıcı, alıngan, yüzyüze gelmeyen arkadan konuşan, öfke patlamaları olan, ne isteyip istemediğini açıkça ortaya koymayan, sinsi, hemcinslerine karşı altta imrenen fakat yüzeyde eleştirel, duruşu(iskelet) olmayan, hayranlık ve onur uyandırmayan bilakis tiksinti ve irritasyon uyandıran, kendini ve dünyayı tanımaya açılmamış fakat halihazırda çok bilmiş bir kendilik algısı.

Kırılgan Narsist Kadın Özellikleri

Kırılgan narsist kadınlar surat asıp bolca trip atar, kontrolü severler, testler uygularlar, sevilmediği, değer görmediğiyle ilgili düşüncelere ve duygulara sahiptir, rekabet, kıskançlık, kısıtlama, geri plana atılmışlık, paylaşamama, haset duyguları bulunabilir. Kuyu kazma davranışı görülebilir. Erkeklerden farklı olarak empatik yönleri görülür fakat bu empati karşısındakinin duygusuna eşlik etmek, destek olmaktan ziyade kendiyle alakalı hedefler için kaynak niteliği taşıyabilir. Öte yandan empati yerine sempati görülür. Empati ötekiyle ilgiliyken sempati kişinin kendiyle ilgilidir. Narsisizmdeki benmerkezcilik ve “ben” demek bu konuda da tezahür eder. Fedakar olabilirler. Yakınlarına değil fakat dış dünyadaki kişilere yardım etme, manevi ve maddi kaynaklar sunma, vericilik gözlenebilir. Bunlar koşulsuz değildir. Kandırılmaya, manipüle edilmeye açıktır. Dolandırılırlar. Kendi çocuklarına şefkat ve ilgi vermezken başka çocuklara bu ve türevi duyguları bol keseden verirler.

Manipülasyon ve Kontrol

Narsisizm denince manipülasyon kaçınılmaz. Ayrılmaz ikili. Yönlendirmeyle yaşıyorlar. Karşıdaki ne istiyor, neyden rahatsız oluyor, neyi arzuluyor önemsemiyorlar merak dahi etmiyorlar. Kendi isteklerine yönelik yol alınsın talebindeler. Hayırdan nefret ediyorlar. Gerçeklik algısını bozmak, duygusal çöküntü yaratmak, vicdan merhamet ve acıma duyguları yaratmak, hedefinin kendini sorgulamasına yol açmak gibi manipülasyonlar kullanıyorlar. Bunların tamamı kontrole hizmet ediyor. Hedefine ip, dizgin bağlayıp kukla gibi yönetmek isterler. Kendilerinde bulunmayan gücü bir başkasınınkini sömürerek ve kullanarak yaşamda var olurlar. Bir nevi vampir, karadelik, parazit diyebiliriz.

Kontrolden vazgeçmedikleri için maruz kalan kişide de kontrol kaybı, hayatının dümeninin kendi elinde olmama hissi, özgürlük kaybı, tutsaklık ve hapis hisleri görülür. Bu kişilerle beraber yaşayanlarda kaçınılmaz bir son ve en tehlikeli belirtidir. Özgürlük, kendi karar ve seçimlerimize göre yaşamak, kendimizi var etmek en öz haklarımızdır. Narsistler bu haklardan men ederler.

Pasif Agresif Tutumlar

Kırılgan narsistlerin vazgeçilmez teçhizatı; pasif agresyon. Direkt, yüzyüze, aleni ve dürüst iletişim – etkileşim kurmuyorlar. Dolaylı, alttan, örtük ve sinsi stratejilerle davranıyorlar. Dolayısıyla saptanması güç oluyor. Küsmek, sessizlikle cezalandırmak, trip, soğuk yapmak, tariz, laf sokmak, dokundurmak, alay etmek, dalga geçmek, değersizleştirmek gibi yönelimlerle hedefindeki kişiyi kademeli ve sistematik olarak zayıflatıyor.

Sık kullanılan araçlardan biri de gözyaşı. Derdini ve meramını anlatmak yerine üzüntü, kırılma gibi enerjilerle karşı tarafta vicdan oluşturuyor. Ne hikmetse karşı taraf adım attıktan sonra tekrar suistimaline ve kontrol etme davranışlarına kaldığı yerden devam ediyor.

Küsmek ve Sessizlikle Terbiye(Silent Treatment)

Pasif agresif başlığına da giren bu davranışlar için ayrı başlık açma gereği duydum. Çocukluk çağında ebeveyni küsen kişilerde küslüğe ve iletişimsizliğe, uzamasına, problemlerin konuşulmayıp mesafe girmesine karşı hassasiyet gelişebiliyor. Yetişkinlikte de bu tür davranışlarda bulunan partnerlerine karşı suistimale açık halde oluyorlar. Gizli narsist gibi kişilikler nereden vuracaklarını bilip ona göre hareket ettikleri için özellikle küslük gibi silahlarla partnerlerini yıpratıyorlar. “Daha fazla huzursuzluk ve küslük çıkmasın da” diyerek yorgun düşen partner, taviz ve ödünler vermeye, sınırlarını esnetmeye başlıyor. Çocukluğunda büyüdüğü evde küslük dışında huzursuzluk, kavga gürültü kaos, tartışmalar, yüksek ses bulunan kişiler problemleri bir an önce çözmek ve öyle devam etmek istiyorlar. Bunu bir zaaf olarak görmeye eğilimli narsist, partnerini süründürüp uzattıkça uzatabiliyor.

Bu yazımda 5 başlıkta kırılgan narsisizm hakkında bilgi verdim. Narsisistik kişilik bozukluğu ile ilgileniyorsan blog sekmesinde onlarca diğer makalelerimi okuyup bu alanda bilinçlenebilirsin. Narsisistik suistimalden özgürleşme niyetinde olan biriysen Eğitimler sekmesinde Narsist v Empat Online Video ve Ses Kaydı Kursuma kaydolup bu yolda ilk adımını atabilirsin.

 

Sürekli Narsisti Düşünüyorum Diyorsan…

Bu yazımda şaşıracağın ve mantığının almayacağı narsisizm gözlemlerimden bahsedeceğim. Bu sebeple en baştan uyaracağım bir kitle var; eğer narsistlerin ne kadar adi ve kötü insanlar olduğu ile ilgili birşeyler okuma niyetin, iç soğutmaya ihtiyacın varsa bu yazı sana göre değil. Sitemde bulunan diğer yazılardan faydalanabilirsin. Bu içerikte karşı konulamaz şekilde narsiste çekim duyuyorum, mantıken onunla olmamam gerektiğini iyi biliyorum fakat elimde değil onu düşünmeden yapamıyorum, onu özlüyor, arzuluyor, onunla iletişimde ve paylaşımda bulunmak istiyorum diyenlere yönelik bu yaşanılan irrasyonel deneyimin olası sebepleri yer alacak.

Özel bir durum olan ve takıntı oluşturan ghostinge maruz kaldıysan o durum da narsisti düşünmekten kendini alıkoyamamana yol açan bir faktör. Linkte ilgili makalemi bıraktım. Gerçi bu yazının bir kısmı ghostingde yaşanan psikolojiyle de bağlantılı fakat ortadan sebepsizce yok olunması, toz olunması fenomeni başka bir konu.

Bir narsiste çekilmenin ve şiddetli şekilde onu düşünmenin bir sebebi çocukluk çağında ebeveynlerinden en az biri(özellikle karşı cins) ile ilişkini aşmanın çıkış bileti potansiyeli bulundurmasıdır. Daha açık cümleler kuracağım ve örneklerle taçlandıracağım hemen panik yapma. İlk etapta özetle söyleyeceğim şey; bu bir iyileşme girişimi ve psikolojik dünyanda aşman, çözmen gereken kilitlerin anahtarının narsistin cebinde olması mevzusu…

Neden Narsistler?

Anahtar neden narsistlerin cebinde? Sağlıklı ilişki kuran, güvenli bağlanan kişilerde olması gerekmiyor mu mantıken? Gerçekten sevebilen, dengeli, stabil, insana değer veren kategori ikinci olan değil mi? Bu sorular yerli ve haklı sorular olmakla beraber pratik yaşamda karşılığını göremiyorum. “Hep narsistlere çekiliyorum”, “bana dengeli ilgi veren, seven adamlara hiçbir şey hissedemiyorum”, “nerde arıza tip var ona yükseliyorum”. Bu cümleler tanıdık gelecektir. Peki bu cümleleri neden kovuşturuyor da anlamaya çalışmıyoruz? Toksik olarak etiketleyip bunlar olmaması gereken şeyler, kaygılı bağlanmanı çalış, kendini geliştir deyip insan ilişkilerine ne kadar dahil olabiliyoruz? Şuanki psikoloji söylemlerine baktığımda çok da başarılı bir yerde durulmadığını görüyorum. Bir yerlerde yanlış yapıyoruz ve ben bu kritik hatanın tam da verilen telkinlerin tersinde yattığı yönünde ciddi hissiyatlara sahibim.

Söylemler narsistlere mesafe koyulması, iletişim ve etkileşimden kaçınılması yönünde. Kulağa hoş geliyor. Sağlıklı ve olması gereken de bu gibi görünüyor. Fakat sürekli narsisti düşünen ve his bulunduran, seviyorum elimde değil diyen kişilere ne kadar tesir ediyor acaba bu telkin ve söylemler? Çocuğuna nasihat veren ebeveynin sözleri ne kadar etkiliyse o kadar. İnsanlar aptal değil, ne yapıp ne yapmaması gerektiğini zaten biliyorlar. Mesele duygu dünyasını çözümlemekte. Bunun için de bilinçdışı yolu, rotayı çiziyor: Narsistle bir işin var, onunla etkileşim kur ve onun cebinden anahtarı çal!

Madalyonun İki Yüzü

Sosyal medya ve çeşitli yayın platformlarında yoğun halde narsisizm üzerinde duruluyor. Doğru bulmuyorum. Narsistlerden çektiğini söyleyen kişilere göz atalım; borderline kişiler, bağımlı kişilikler, empatlar, dark empatlar, gizli narsistler. Sıklıkla eşleşilen kişilik yapılarıdır. Bu kişiliklerin bulundurduğu bazı komplekslere bakalım; terk edilme korkusu, yalnızlık korkusu, sevilmeme, değersizlik, özdeğer özsaygı özsevgi düşüklüğü, benlik algısında bütünlükten uzaklık, bağımlılığa yatkınlık, çocuklukta kalıp ebeveyne ihtiyaç duyma… Bu özelliklerin narsistlerde de bulunduğunu idrak ettiğimiz noktada aslında birbirinden çok bağımsız kişilerden değil, benzer yaraları alan, benzer kişilik yapılarına sahip olan fakat farklı kulvarlara evrilen kişilerden bahsetmiş oluruz.

Biirbirine çekilen, mıknatıs etkisi gösteren, anahtar kilit, yap boz uyumu yakalayan bu kişilikler benzer yaralara sahip oldukları için birbirlerini iyileştirme imkanına sahipler. Ancak aynı dili konuşanlar birbirini anlayabilir. Empatik, verici, fedakar kişilerin narsistlere sempati duyduklarını çok kez gördüm. Yanısıra narsistten aldıkları elektrik ve hissi -ki buna cinsellik de dahil- başka kişilerden alamadıklarını da her fırsatta dillendiriyorlar. Demem o ki bu iki uçta görünen fakat paydaşlıklara sahip olan kişilikler birbirlerinde hazineler saklıyorlar gibi görünüyor. Dikkat, algı, odak sürekli diğer tarafta oluyor. Empatlar için narsist, narsistler için de empat. Narsistler dışardan kayıtsız, umursamaz, vurdumduymaz görünseler de onlar için de benzer kanun işliyor. Zaten kendilerini hatırlatmak için binbir yola başvurup girişimlerde bulunuyorlar ya da direkt iletişim için geri dönüyorlar. Bunlar da gösteriyor ki narsistler de durdukları yerde duramıyorlar.

Narsistle de Narsistsiz de Olmaz

İlginç bir öneri olacağının farkındayım fakat mantığı anlaşılırsa birçok kişi tekrar tekrar aynı kişi veya benzer tipte farklı kişilerle kısır döngülerinden kurtulabilir. Geri durarak, acı çekmekten kaçınarak, kendini koruyarak asla öğrenemeyeceğin ve geliştiremeyeceğin yönlerini narsistle ilişki içinde kolaylıkla görebilirsin. Narsistle gelecek planlamak ve kurmak değil, ilişkilenerek onun sana ayna tutması ortamı yaratmaktan bahsediyorum. Elbette temkinli ve tedbirli olmakta fayda var. Psikolojik, fiziksel şiddet potansiyeli varsa uzak durulmalı. Kaldı ki bir narsistin psikolojik şiddet uygulamaması söz konusu değil. Bu yüzden dikkatli ve her zaman ayık kalmak yerinde olacaktır. Manipülasyonların akışına kapılmadan ilişki içinde ilişkiyi yaşayarak, kendini bırakarak değil de gözlem ve çıkarımlarla dolu olan bu süreçten deneyim, duygu, dinamikleri görebildiğince heybene katıp yaşamının sonraki safhaları için bulunmaz içgörüler geliştirebilirsin. Gördüğün gibi nihai hedef narsistle tamamlanmış ve sonu olan bir ilişki değil, bir yere kadar yürünecek bir yol gibi düşünülebilir. Çekime karşı koymaya çalışmak hem yıpratıcı hem de çoğu zaman yenilgiyle sonuçlanan, kişinin kendini narsistle tekrar başlarken bulduğu daha kontrolsüz ve tehlikeli bir durum.

Narsist En İyi Öğretmen!

Bireyin anne babası, sırdaşı dostu, kardeşi hatta psikologunun dahi katamayacağı pratik kişisel gelişim yetilerini bir narsistle ilişkide iken kazanmak ve geliştirmek hiç de zor değil. Narsistler sınır istemez, sınır gördüğünde sınırsızlaştırır, suçlar, aşağılar, yok sayar, değersizleştirir, kullanır ve sömürür. Böyle olunca partnerin payına kendisiyle ilgili hangi alanlarda neleri geliştireceğini görme fırsatı doğar. Örneğin sınır koymaya ihtiyacı olduğu, özdeğerinin farkına varması gerekliliği, kendisine kötü davranış ve söylemlerde bulunulmasına karşı kendine sahip çıkması ve koruyuculuk yapması, bir başkasını yücelterek onu hayatının merkezine koyup sürekli ona çalışmak yerine kendisini hatırlaması ve kendi ihtiyaçlarını görme konusunda birinci elden sorumlu olduğunun idraki. Daha yanına ekleyebileceğim onlarca madde yazarım fakat okuyan herkes kendi deneyimlerinden kendini yoklasın diye burada kesmek istiyorum. Narsisistik Suistimalden Özgürleşmek ve Güçlenmek için Online Video&Ses Kaydı platformum Narsist v Empat için Eğitimler sekmesinden kursu inceleyip katılım sağlarsan güçlenme yolculuğunu hızlandırmış olursun.

Narsist Ben miyim O mu?

Danışmanlık hayatımda hemen her zaman karşılaştığım yegane soru: Narsist ben miyim?
Bu yazımda narsisistik bir ilişki içinde kaçınılmaz olarak sorgulanan, şüphe uyandıran bu soru işaretine yanıt veriyor olacağım. En baştan söylemem gerekirse farklı ağızlardan tanık olduğum “Eğer narsist olup olmadığını sorguluyorsan değilsindir” yaklaşımını uygun bulmadığımı belirterek içeriğe geçeyim.

Konu sanıldığından çok daha çetrefilli ve kompleks. Sığ ve dikkatsiz yaklaşılırsa kolayca sap saman birbirine karıştırılır. Böyle risk potansiyeli bulunduran bir konu. Sebeplerine değineceğim. Basit by-pass’larla tanı/tespit/teşhis konulmaması gerekir. Etraflı değerlendirme ve inceleme gerektiriyor.

Narsisistik Bulaş Gerçeği

Coronavirus zamanlarını hiçbirimiz hatırlamak istemiyoruzdur herhalde. Bulaş, tedbir, izolasyon, yasaklar ve birçok kısıtlamayla hayatımız bir anda değişmişti. Virüsün yayılmasının en büyük risk faktörü bulaşmaydı ve bunun önlenmesi üzerine girişimler vardı. Narsisizmle ve ben narsist miyim? sorusuyla bağlantısı ne derseniz; bir narsist ile hatrı sayılır süre zaman geçirir, onun davranış ve tutumlarına maruz kalırsanız sende de narsisistik tutumlar gelişmesi işten bile değil hatta kaçınılmaz. Yani sende kişilik yapılanması olarak narsisizm bulunmuyorken pratik yaşamda narsisistik eğilimler ve özellikler geliştirmiş olman olası. Bu da kendini sorgulamana ve ya ben narsistsem?! endişeyle karışık şüphesi doğurabilir.

Narsisistik bulaşa uğradığını anlayabilmenin bir yolu, hayatında olan ve narsist olduğundan şüphe duyduğun kişiden önceki sen nasıldın bunu hatırlamak. Kişiler bir narsistle ilişkiden sonra kendi öz benliklerinden uzaklaşıyor ve bambaşka kişiliklere bürünüyor. Sen nasıl biriydin? Fabrika ayarların neler? Zaman içinde değişime uğradığını hissediyor musun?

Üzüm üzüme baka baka kararır.

Önceki İlişkilerini İncele

Senin narsist olup olmadığını sorgulatan kişiden önceki ilişkilerine göz at. Analiz et. Benzer döngüler ve tekrarlayıcı olaylar, yaşantılar var mı? Sadece kendinin narsist olup olmadığını değil partnerlerini de göz önünde bulundur. Birçok kişi “sürekli narsist yapıdaki kişilere çekiliyorum, onlarla ilişki içinde oluyorum” diyor. Eğer birçok ilişkinde partnerini suçlayan, değersizleştiren, yalan söyleyen – aldatan, çıkar ve koşulla yaşayan, kibirli, haklılık için son damla terine kadar savaşabilen, üstten bakan bir yapıyı kendinde buluyorsan evet bir narsist olman olası. İlişkideki partnerlerinde bu tür özellikler sürekli tekrar etmişse bu sefer de narsisistik kişilik bozukluğu bulunan sömürücü kişilerin avına düşen bir kurban olmuş olursun. Daha önceki ilişkilerinde ekstrem sorunlar yok, görece dengeli ve stabil bir zeminde ilerlemiş fakat bu sorguladığın kişi ve ilişkinde uç problemlerle tanışmışsan bu sefer şüphe okları son paprtnerinde olacaktır.

İki Narsistin İlişki Yaşaması Mümkün

Zihinlerde daha çok bir tarafın narsist diğer tarafın mağdur olduğu narsisistik ilişki portresi canlanır. Geçerli olmakla birlikte iki narsist de ilişki içinde bulunabilir. Klasik narsist – klasik narsist eşleşmesi en zor ihtimal eşleşmedir. İki baskın figürün birbirini idare etmesi ve geçinmesi pek mümkün değildir. Böyle bir ilişkinin ilerlemesi birçok huzursuzluk ve sürtüşmeyi beraberinde getirir.

Klasik narsist – gizli narsist eşleşmesi ise anahtar kilit ilişkisidir. Gizli narsist biriktirir, ketumdur, politik davranır, içte tutar, sinsidir, pasif-agresif tutumları vardır. Klasik narsisti gidişatta alttan alabilir, göz yumabilir, uyumlanabilir. Fırsatlarda cezalandırır, intikam alır, arkadan vurur ve benzeri dolaylı davranışlarla klasik narsistle güç savaşı içinde yer alır. Bu açıdan bakıldığında Narsist ben miyim o mu? sorusu gereksiz bir soru olarak kalır. Her iki taraf da narsisizme sahip olabilir. Yazımın başında belirttiğim gibi ince eleyip sık dokunması gereken hassas bir alan.

Narsisizm Spektrumu ve İçgörü

Narsisistik kişilik bozukluğu bulunan her birey aynı derecede değildir. Otizm spektrumu gibi şiddetli ve hafif uçlarda bulunulabilir. Şiddetli bir narsisizmi olan kişinin içgörü dediğimiz kendinin farkında olma, kendini tahlil ve tetkik etme yetisi yokken hafif seyreden seviyedeki kişi kendi gölge yanlarını tanıma ve entegre etme, kısır paternlerini keşfetme ve dönüştürme şansına sahiptir. Narsisistik kişilik bozukluğu terapisi birçok uzman tarafından sürdürülmekte. Yaygın paylaşılan kanı olan “narsistler düzelmez, iyileşmez!” savı evet bir dereceye kadar doğru. Lakin her vaka için geçerli değil.

İnternet kullanımının yaygınlaşması ve bilgiye erişimle birlikte narsist bireyler kendilerinde bu kişilik yapılanmasının bulunduğunu kolaylıkla keşfedebilir. Spektrumda şiddetli seviyede bulunan kişi yine bu sorgulamaya girmeyecektir tabii. Kendinde birçok belirtinin olduğunu keşfeden kişiler değerli bir iş yapmaktadır. Dikkat edilmesi gereken bir nokta, biyolojik hastalıklarda olduğu gibi google’dan araştırıp birkaç özelliği taşıdığını düşünüp kendine teşhis koyma hatasına düşmektir. Ruh sağlığı alanı çalışanları tarafından birçok özelliği bulundurup bulundurmadığına bakıp, bulaş vb. gibi faktörleri eleyip anamnez ile birlikte kesinleşecek bir tanıdır.

Narsistin Çocukluğu Nasıldır?

0

Narsisistik kişilik ile ilgileniyor, birçok belirti tutum davranış ve ilişkilerdeki tezahürleriyle ilgili üzerinde duruyoruz. Bir narsist nasıl narsist olur? Genetik midir? Narsist doğulur mu olunur mu? Ebeveynlerde de bu soruların cevabı merak ediliyor. Özellikle eşinde narsisistik kişilik bozukluğu bulunduğu yönünde izlenimleri olan kişiler daha kaygılı. Çocuğundaki benzer davranışları görmek endişeye sevk ediyor. Haklılık payları var. Zira narsisizmin ilk ayak sesleri ve atılan tohumları erken çocukluk dönemine tekabül ediyor.

Aynalanmayı İyi Anlamak

Bir kişi nasıl narsist oluru anlamaya, geliştiği dönem ve bu dönemdeki potansiyel riskli tutumlara değinelim. Erken çocukluk denilen dönemde birincil bakımveren ki genelde annedir çocukla ilişkisi birinci derecede yer tutar. Çocuk, kendini ötekinin gözbebeğindeki pırıltıda görür. Var olduğunu ve onandığını bu vesileyle anlar. Bu ilişki bir nevi aynalanmadır. Kendimin ve varlığımın farkındalığını aynaya baktığımdaki gördüğümde kavrarım. Var olduğumu bilirim fakat bu bilme yetmez, karşıdakinin beni bana nasıl gösterdiği üstünden kendimi tanımlarım. Eğer fazlalık ve yük olarak görülüyorsam kendimi yük gibi hisseder, eğer küçük dağları ben yaratmışım gibi muamele görüyorsam kabara kabara gezerim.

Utanç ve Çekingenlik Narsisizmde Kök Salar

Kafasındaki narsist tanımı klasik tipin sık dillendirilen belirtileri olan; özgüven, gösteriş, şaşâ, baskınlık, tuttuğunu koparma gibi sınırlı bir liste olanlar şaşıracaktır bu başlığa. Narsisizmin birincil duygusu utançtır. Bu duygu gizli narsistlerde alenen görülür. Klasik tipte ise telafi halindedir. Utanç hissetmemek için bu duyguyu yaratabilecek ortam ve kişilerden uzak durma, başkalarını rencide etme, alay ve dalga gibi savunmalara başvurur.

Çocukluğunda utandırılmış, sıkılıp büzüşmüş, ayıp kelimesine bolca maruz kalmış, elalem ne der telkinleri ve davranışsal boyutta da el aleme göre yaşanması, dış yaşamda insan ilişkilerinde aşırı iyi ve uyumlu profil çizmek. Değersizlik duygusu ile de birleşince narsisizmin temelleri atılmış oluyor. Bu tür evlerde ev ahalisi dış dünyada aşırı uyumlu ve iyi olma/bilinme üzerine görünüm sergilerken ev içinde birbirine kan kusturma ve hor davranma görülür. Kişilikte bütünlük algısı bozulur. Dışardaki kim, evdeki kim!?

Ebeveynin Uzantısı Olan Çocuk

Uzantıdan neyi kast ettiğimden başlayarak bu tür bir aynalamanın nasıl narsisizme yol açabildiğini anlatacağım. Uzantı, çocuğun ayrı ve bağımsız bir birey olması değil, ebeveynin organı, eklentisi, parçası, devamı olması algısıdır. Bu algı ebeveyne aittir. Çocuğun hisleri, arzuları, rahatsızlıkları, beklentileri, hayalleri olduğunu yadsıma ve ebeveynin kendi taleplerini çocuğa yansıtarak onun üstünden karşılama tutumudur. Çocuğu bunaltır, depresif duygulara sürükler, sahte benlik(False Self) geliştirmesine yol açar. Sahte benlik, narsisizmde temel özelliklerdendir.

Ülkemizde en sık karşılaştığım uzantı görme çeşitleri; ebeveynin içinde ukde kalan akademik hayat – istediği mesleği icra edememe halinin çocuktan beklenmesi. Kendisi telli duvaklı düğün yapamayan annenin kızını everme gayreti. Dikkat çekerim ki dışardan ilk etapta bakıldığında sıkıntılı bir talep yok. Fakat mevzu bahis kız evlenmek istemeyen veya zamanından evvel evlenmeye sıcak bakmayan bir kızsa ve anne bunu anlayamıyor da baskı yapıyorsa… Uzantı budur. Ötekini olduğu haliyle çıplaklığıyla görememe körlüğü.

Yeterlilik ve Sevilmeye Yönelik İnanç

Başlıktaki iki duygunun tam tersini yazmak isterdim fakat çok iç karartıcı olurdu. O yüzden burda, paragrafta alıştıra alıştıra gireyim dedim. Utançtan bahsettim yanısıra narsisistik kişilik bozukluğunda önde gelen yetersizlik ve sevilmiyorum duygusudur. Bu duygular da çocuklukta temellenir. Annelerin dil ile tekrarlı söylemleri, babaların hayatın içinde bir iki yerde fakat hafızadan silinmeyecek şekilde çocuğun yeterlilik duygusunu kırması, hayatı boyunca bu duyguları içselleştirmesine yol açar. “Senden hiçbir şey olmaz”, “kedi olalım bir fare tuttun”, “sen anlamazsın, bırak”, “sen ne ara oldun da akıl veriyorsun” gibi cümlelerden bahsediyorum. Çocukta kendine güvensizlik, beceremem, yapamam, kendini gizleme ve geri planda kalma gelişir. Dolayısıyla hayat yolunda gerçekten de belli alanlarda yetersiz kalabilir.

İlişkide eşini sevildiğine ikna edemediğin oldu mu? Sevginden eminsin, gösterdiğinden de öyle. Eşin ise sevildiğine bir türlü ikna olmuyor. Koşulsuz ve çıkarsız sevgiye inanmakta güçlük çekiyor, kendisinin bu şekilde sevilmediğine inanıyor. Eğer gerçekten diğer eş yüce ve koşulsuz sevgi ile yöneliyor, eşini olduğu gibi kabul etme konusunda samimi bir niyet bulunduruyor, bu bir “sanma” hali de değilse; diğer eş bunlara rağmen hala “beni sevmiyorsun, beni şunun için seviyorsun” söylemlerine sahipse orada geçmişten – çocukluktan gelme derin bir yaradan söz ediyor olabiliriz. Sevilmeye layık değilim, beni kim sevsin ki, annem/babam sevmemiş elin adamı/kadını beni niye sevsin inancı çoktan yerleşmiş olabilir. Diğer eş bunu kırmaya çalışabilir fakat tüm girişimleri hüsranla sonuçlanacaktır.

Yazımdan fayda gördüysen blog sekmesinden narsisizm ile ilgili diğer yazılarımı okuyabilir, youtube kanalım Psikolog Kağan AY ile bilinçlenme yolculuğuna izleyerek ve dinleyerek devam edebilirsin. İzmir’de yüzyüze ve online seanslar için iletişim sayfamdan bana ulaşabilirsin.

Narsist Erkekler Nasıl Kadınlardan Hoşlanır

0

Narsist erkekler belli tarz ve özellikteki kadınlara daha çok yönelirler. Bu yönelme hali narsistin sadece o özgüvenli seçme, tercih etme, talep etme gibi davranışlarından kaynaklanmaz yanısıra korkularından ve kişiliğindeki temel yetersizliklerinden de temel alır. Ne demek istediğimi yazımın devamında anlayacaksın. Şuan özetle şunu bilmen yeterli; narsistler öyle dışardan göründükleri gibi parlak değil, sıradan insanlardan dahi daha aşağı hislere sahip kimselerdir.

Herkesle Başlayabilir Ama Herkesle Sürdüremez

Öncelikle narsistlerin belli kişiliklerle ilişkiye başladıkları şehir efsanesinden ibaret. Narsistler her çeşit kişiyle ilişkiye başlayabilir fakat devam edemez. Çünkü narsistin suistimalini ve psikolojik şiddetini her kişi çekemez. Bağımlı kişilikler, borderline kişilikler, şizoid kişilikler, karşıt bağımlı kişilikler gibi belli başlı yapılar narsisti alttan alarak, sabır ve sebat göstererek, ayrılmak isteyip ayrılamayarak gibi birçok sebepten ilişkiye devam eder ya da etmek zorunda kalır.

Gizli narsistler özellikle özgüvenli, duruşu olan, sınırlara sahip kişilere hiç yaklaşmayabilir hatta korkabilir. Bu tür kişiler alttan almayan, kötü davranış karşısında ayrılmayı seçenek olarak görebilen, narsistin korkutarak ve sindirerek kendine bağlayabileceği profilden uzak kişilerdir. Dolayısıyla bu yapıdaki görece güçlü ve kendilik saygısı yüksek kişileri hedef olarak görmez.

Gösterişli ya da Sinik İştahını Kabartır

Klasik narsistler gösteriş, imaj, öteki insanların beğeni, dikkat ve hayranlığını kazanmak için çeşitli yollara başvurur. Giyim kuşam, estetik, saç, statü, güç gibi enstrümanlara yatırım yapar. Bunlar bir yere kadar anlaşılabilirken partner seçiminde dahi bu amacı güdebilir. Partneri yanına yakışan, gösterişli, dikkat çekebilen, kendisini temsil edebilecek biri olmalı. Onu ayrı bir birey olarak görmez, kendi uzantısı olarak algılar. “O” olarak değil, “Benim partnerim” olarak adlandırır. Gösteriş, yakışma, hava atma, cool görünme gibi özelliklerden uzak olan biriyle olmak onu utandırıp sıkabilir. Hal böyleyken kendi vitrinine önem veren narsist, partnerinin de benzer durumda olmasını ister, bekler.

Gösterişin tersine narsistler kolaylıkla sınırlarını yıkabileceği, kapris ve alınganlıklarını çekecek, pohpohlayacak, hayır demeyecek, istek ve taleplerde bulunmayacak, ne kadar kötü davranırsa davransın asla terk etmeyecek bir profili de iştah kabartıcı bulur. Buna en uygun kişilik profili; sessiz, kendi halinde, görünmez, talepkâr olmayan, uyumlu kişilerdir. Sinmiş kişiler baş ağrıtmaz, sorun çıkarmaz, sorun çıkaran narsisti alttan alır, çöpsüz üzümdür. Narsistler için gayet uygun bir hedef…

Beni Pohpohla… Ben Ben yine Ben!

Benmerkezci hatta bencil olan narsist erkekler, partneri olan kadın tarafından odağa alınmak, övülmek, yüceltilmek, koşulsuz haklı bulunmak gibi beklentilere sahiptir. Bu beklentileri ise en iyi karşılayacak kişilik borderline kişilerdir. Borderline yapılar, partnerini idealize eder, tanrılaştırır, hayranlık duyar, tabiri caizse tapar. Bu tutumlar tam narsistin istediği yaklaşımlardır. Karşılıklı doyum meydana gelir. Tabii bir yere kadar…

Klasik narsistlerde sürekli kendinden bahsetmek, başkalarına konuşma alanı açmamak, ben ile başlayan cümleler, spot ışığının sürekli kendi üstünde kalmasını sağlamak görülür. “Gel beraber beni sevelim” düsturuyla partnerinden kendinden vazgeçmesi ve iki kişinin bir kişiye odaklanması beklentisi mevcuttur. Narsist erkek, kendinden feragat etmiş, vazgeçmiş kadınlardan hoşlanır.

Fikir Ayrılığı ve Hayıra Yer Yok

Narsist erkeğin hayatındaki kadın nasıl bir profil olursa olsun ortak nokta narsistle zıt düşmemek ve ona hayır dememektir. Narsisistik kişilik bozukluğuna sahip kişiler yapıları itibarıyla kendi doğrularını tek doğru olarak görme eğiliminde ve muhalif sese tahammül edememekte. Uyumlu denilen kişilik özelliği bir narsistle birlikte olunacaksa mutlak suretle bulunması gereken veçhe. Diğer türlü bitmek bilmeyen kavgalar, huzursuzluklar, küslükler, ayrılıklar baş gösteriyor. Tam anlamıyla uyumlanmak da kişinin kendi benliğinden ödün vermesi ve kendine yabancılaşmayı beraberinde getiriyor. Sakal – bıyık kıssasındaki gibi bir portre ortaya çıkıyor. Özetle eğer narsist biriyle birlikte olunacaksa tavizi, ödünü büyük oluyor.

Bu yazımda narsist erkek nasıl kadınlardan hoşlanır? sorusuna yanıt verdim. Eğer narsisizm ile ilgileniyor ve bilinçlenmek, bilgilenmek niyetindeysen sitemde blog sekmesinden diğer yazılarımı da okuyabilirsin.

Neden Narsistle Beraberim?

Bir narsistle illişkide olmak dünyanın hem en mantıksız ve yıpratıcı yakın ilişkisi hem de içine çekilen kara delik gibi ne kadar mantıksız ve akıllıca olmadığı bilinse de ilişkiye devam edilen irrasyonel bir bağlam. Sayısız insan böyle bir ilişkinin içinde. Peki bu tesadüf mü? Neden güvenli bağlanan kişiler cezbetmiyor, ilgi uyandırmıyor da narsistlere çekiliyorsun? Neden narsistin love bombingi diğer kişilerin ilgisine, özenli yaklaşımına ağır basıyor? Kötü davranmasına, değersiz hissettirmesine, tehdit ve kesip atmalarına rağmen neden hala berabersin? İlişki bitse de geri döndüğünde hayır diyemem diye korkuyorsun.

Duygusal Yoksunluk

Sevgiye açlık, özellikle çocukluk döneminde bakımverenler tarafından yeterince ilgi alaka ve sevgiye doyurulmamış çocuk, gelecekte yetişkinlik hayatında romantik ilişkilerde kırıntılara muhtaç kalır. Genellikle sevgiyi gösteremeyen, sevme yetisi bulunmayan, çocuğun var oluşunu onayamayan ebeveynlerin çocukları bu kaderi yaşar. Diğer yandan çok kardeş sayısı arasında ilginin paylaşımı, geride kalmak, görülmemek gibi birçok faktör de katkı yapabilmekte. Kısaca duygusal anlamda yoksun olan kişi, narsistlerin özellikle ilişkinin ilk etabındaki ayakları yerden kesme ve peri masalı vaad etme tuzağına düşmek için bire bir.

Yaygın hatalı düşünme şekli; çocuklukta kalan sevgi eksikliği neden şu günümü etkilesin ki? Kaç yaşına gelmişim hala nasıl sevgi beklerim!? Eğer içteki çocuk yoksun kalmışsa yaş fark etmeksizin yetişkinlikte de duygu arayışı, eksikliğin giderilmesi, yapışma, kırıntılarla yetinme gibi duygusal yoksunluk şemasının özellikleri devam eder. Sadece biyolojik yaşın ilerlemesi yeterli olmaz, duygusal yaşın da büyütülmesi, içimizdeki çocukla iletişim kurmak ve ilgilenmek olmazsa olmaz.

Tekrarlama Zorlantısı

Psikoloji bilgisi ve temeli olmayan okuyucuların zorlanacağı kısma geldik. Anlaşılır, halk diliyle yine de bu anlaşılması zorlu dinamikleri iletmeye çalışacağım. Bir kız çocuğu ele alalım. Bu kız çocuğunun babası sevgisini göstermeyen, paylaşımda bulunmayan, onay ve takdir vermeyen, kızının saçını sadece uyurken okşayan baba modeli. Klişe söylem olan tanıdık, aşina insanlara çekiliriz tabirini duymayan yoktur. Tamam fakat neden böyle olduğu ile ilgilenmemiz şart. Sadece tanıdık olan dili konuşmak açıklaması yetersiz.

Konunun özü şu ki; var oluşun kanıtı, onanması söz konusu. Yanısıra bağlantılı olarak çocukluk travmasının partner üstünden aşılması girişimidir narsistle beraberlik. Daha detaylı açayım; babanın çocuğa verdiği mesaj; sevilmeye değer değilsin, değersiz ve boşa yer kaplayan birisin, seninle vakit geçirmeye değmez, benim için yoksun. Bu mesajlar çocuğun var oluşunun kanıtlanması ihtiyacını ortadan kaldırmaz. Çocuklukta kaçırılan tren yetişkinlikte yakalanmaya bakılır: Bu tren yine babaya benzeyen bir erkek üstünden ilişkide yakalanmaya çalışılır. Narsist erkeklerin partnerleri çabalaması gerekir, birşeyleri elde etmesi için ter dökmesi, hak etmesi, kazanması gerekir. “Zor seviyorum” cümlesi çok şey söyler. Kolay elde edilen değersizleşir. Narsistler bunun için birebirdir. Belirsizlik, tutarsızlık, dengesizlik, duyguları belli etmeme…

Narsist profildeki erkeğin onayı, sevgisi, ilgisi, takdiri, değerli ve önemli hissettirmesi elde edilirse çocukluktaki elde edilemeyen, sakınılan misyon geç de olsa sağlanmış olacaktır: “Sevilmeye değerim”. “Babam bile sevmedi” duygusu yerini “Evet babam sevmemiş olabilir ama sevilmeye değermişim, bunu tattım” duygusuna bırakır. Tabii küçük(!) bir sorunumuz var: Narsistler kişiyi olduğu gibi sevme yetisinden yoksun!

Paradoksun Çözümü

Narsist eğer karşısındakini olduğu haliyle sevme yetisinden yoksunsa çocuklukta kaçırılan treni nasıl yetişkinlikte yakalayacağım? Treni bu durakta da yakalayamadım, sonsuza kadar sevilmeyeceğime mi inanacağım? Bu çok ağır. Çıkmaz sokak mı? Başka bir yol yok mu? Partnerini sevemeyen, sadece kendini merkeze koyanların insafına kaldıysam vay halime!

Ayrış, irtibatı kes, yalnızlık çek, kendini tanı. Sevilebilir ve değerli olduğunu öteki(baba – partner) üstünden görmeye çalışmaya devam ettiğin her an özgür değilsin. Bu figürler hayatta senin istediğini vermemek için varlar. Sınanıyorsun. Sınavın bu. Yalnız kalabilme becerini geliştirmek zorundasın ve yalnızlık duygusunun ezici ağırlığı altında kalabilmen gerekiyor. Bu, sonsuza kadar hayat arkadaşsız geçirmek zorundasın anlamına gelmiyor. Muhtaciyetten çıkıp seçebilme ilişkisine geçiş gerekli. Seçene hayır diyememekten çıkıp sevebilme kapasitesine sahip biriyle birlikte olmayı seçebilme tesis edilmeli. Kulağa kolay gelmiyor olabilir, tatsız da görünüyor olabilir. Gerçekten de öyle. Hazine, en çok bakmaktan korktuğumuz yerde.

Narsist Babanın Disiplini

Yazıma hoşgeldin, ben Psikolog Kağan AY ve narsisistik kişilik bozukluğu üzerine eğilen bir uzmanım. Bu yazımda birçok annenin ortak muzdarip olduğu konuya değiniyor olacağım; “Eşim çocuklara karşı çok sert, ne yapmalıyım!”. Narsist bir bireyle baş etmek oldukça zorken, ortak çocuğa sahip olmak ve göz göre göre çocukların zarar görmesine şahitlik etmek büyük çaresizlik hissettiriyor. Tam da bu sebepten çaresiz olmadığını ve yapabileceğin şeyler olduğunu aşağıda seninle paylaşıyorum. İyi okumalar.

Disiplin Değildir O!

Başlığıma aldanma. Çocuk üstünde otorite, disiplin hususunda yazacağım için kullandım o kelimeyi, yoksa narsist babanın davranışı ve sağlamaya çalıştığı şeyin disiplinle uzaktan yakından alakası yok. Peki ne tür davranışlardan bahsediyorum sıralayayım:

  • Bağırma, çocuğu duymama, tek taraflı iletişim, sertlik, zorlama.
  • Fiziksel şiddet, tartaklama, itip kakma.
  • Çocuğun ne zaman neyi yapacağına tek başına karar verme.
  • Akademik hayatla haddinden fazla ilgilenme, beklenti, başarı odaklılık(sadece).
  • Aşağılama, alay etme, espri adı altında yerme.
  • Anneye yönelik “çocuklarla arama giriyorsun” söylemleri.
  • Anneye yönelik “sen otorite, disiplin kuramıyorsun, çok yumuşaksın” söylemleri.
  • Anneye yönelik “senin yüzünden disiplini sağlayamıyorum” suçlamaları.

Bu madde veya yakın davranış tutumlar mevcutsa bunun adı düzen, ilgilenme değil zorbalıktır. Annelerde ikilemde kalma hali olur: “Araya girsem suçlanıyorum, yanlış mı yapıyorum, acaba doğrusu bu mu o doğrusunu mu yapıyor, araya girmesem içim elvermiyor çocuğa olan yaklaşımı kahrediyor”. Bu ikilem ve çıkmaz anneleri pekala yoruyor.

Anneler, Hislerinize Güvenin

Narsist babanın çocuğuna yönelik şiddetli, orantısız, sert, gaddar, şefkatten uzak tutumuna şahit olan annelerin içinde el vermeme, huzursuzluk duyguları kendini belli ediyor. Annelik hisleri kaale alınması ve görmezden gelinmemesi gereken en objektif veri kaynağıdır. Arada kalmanızın başlıca sebebi manipüle olmanızdır. Narsistler sizin kendinizi sorgulamanıza, dahası yanlışı ve hatayı ilk etapta kendinizde aramanıza meyilli olmaya sevk ederler. Açık hava tiyatrosunda aynı sahneleri topluluk önünde yaşasanız izleyicilerin tepkisi aşikar olacakken kapalı kapılar ardında yaşanınca ne doğru ne yanlış birbirine karışıyor.

Narsist Babalar: Kendi Çocukluğunun Hasedi

Neden eşim böyle davranıyor? Hiç mi kendinin ve davranışlarının farkında değil? sorularını sormuş olabilirsin. Sormadıysan şuan sorma fırsatı buldun. Narsist erkeğin kendi çocukluğunda anne, baba, abi gibi figürler benzer şekilde anlayışsız ve sert yetiştirmiş olabiliyor. Kendisi baba olduğunda döngüyü devam ettiriyor. Doğrusunun bu olduğunu sanıyor. “Eski köye yeni âdet getirme!”, “Biz böyle gördük babamızdan dedemizden!”.

Derinlerde ise haset yatar. Kendi göremediği kabullenilmeyi, görülmeyi, anlayışı, insan yerine konmayı çocuğuna vermek zorlar. Kendi tadamadığı duyguları çocuğu tatsın istemez. Bunu bilinç düzeyinde değil bilinçdışı olarak arzular. Haset, sinsidir. İnsan kendi çocuğundan bile esirgeyebilir. İnsanlar ikiye ayrılır: Babam gibi olmayacağım ve Biz babadan böyle gördük. Zinciri kıranlar ve döngüyü devam ettirenler. Kendi tadamadığı duyguları -canhıraş kendi içindeki çocuk yoksun kalmanın sızısını duyumsasa da- çocuğuna tattıranlar ve ben tadamadıysam o da tatmasın diyenler.

Narsist Baba Başarılı ise…

Narsisizm bir tanımla kısaca hayat içinde tek başına mücadele ve getirisi olarak sertleşmek, taşlaşmak ve kabuklanmak. Bu tür kişilerin hikayesine baktığımızda büyük zorluklar, desteksizlik, yalnızlık, bir başına mücadele etmek gibi özellikler görülüyor. Böyle bir yoldan gelen kişi, aynı şekilde çocuğundan da benzer tutum bekliyor hayata karşı. Çocuğun özü nasıl, ne istiyor, ne istemiyorum oraları görmüyor bile. Çocuğun ruhu sanatçı oluyor, baba doktor olacaksın mühendis olacaksın diyor. Trajedilerle dolu dünyaya bir yenisi ekleniyor.

Hayatta istediği yerde kendini göremeyen babalarda ise ukde kalıyor. Bu ukdeyi çocuğuna yansıtıyor. Yani üst paragrafta bahsettiğim başarılı baba çocuğundan da başarı beklerken bu kategoride ise kendi başaramadığı hayatı çocuğunun üstünden başarmışlık ve tatmin hissini sağlamaya çalışmak var. Her iki türlüsü de çocuğa haksızlık.

Çocuklarla Arası İyi Olabilir, Bu Birşey Değiştirmez

Narsist babalar çocuklarıyla paylaşım, zaman geçirme, diyalogda olma gibi konularda iyi olabiliyor. Bu bir yanılsama yaratabiliyor. “Araları bu kadar iyiyken acaba böyle düşünmekte ona haksızlık mı ediyorum?” sorgulamaları doğabiliyor. Araları elbette iyi olacak, olması gereken bu. İyi anlaşmaları ve kaliteli zaman geçirmeleri, sert-gaddar davranışlarını meşru kılmaz. İkisi ayrı şeyler.

Narsist erkeklerin çocuklarla iyi anlaşmalarının bir sebebi de iyi polisi oynamaları. Kötü polis bu ailelerde annedir. Sınır koyma, hayır deme, kural ve rutin oluşturma görevleri anneye yıkılır. Baba daha keyifli ve haz veren kısımlarda çocuklarla zaman geçirir. Böyle olunca da çocuklar emek vereni, asıl önemseyeni ayırt edemedikleri için babayı iyi, anneyi kötü bellerler. Bu makalenin konusu olan disiplin görünümü adı altındaki zorbalık bile narsist babanın iyi polis olarak görünmesinden azlettiremez. Çocuğun aklında babasının kendisine bağırması, baskı yapması, psikolojik şiddet yapması değil babayla geçirilen güzel vakit kalır. Annesinin hayır demesi ise batar. Çünkü gerçek disiplini sağlayan aslında annedir. Baba disiplin kuramaz, sadece zorbalık yapar. Baba kendi disiplin kuramamasını anneye yani eşine yansıtır. Hele bir de narsistlerde sık görülen kötüleme, doldurma, kinlendirme gibi konuşmalar anne aleyhine yapılmışsa iyice akla kara karışır.

Bu makalemde çocuğuna yönelik eşinin davranışlarını ve kendini sorgulayan annelere çeşitli bilgiler sundum. Bu konuda diğer makalelerimi okuyabilir, kendi başına çözüm bulmakta zorlananlar iletişim sayfamdan bana ulaşabilirler.

Narsist Eşten Çocukları Korumak

0

Narsisistik yapıdaki bir eşe sahip olmak ite kaka yıpranarak sürdürülen bir sistemin içinde olmak demektir. Eğer bir de çocuklar varsa durum daha da komplike hal alır. Bu yazımda evlilik müessesesi içinde çocukları narsist bir eşe karşı nasıl koruruz, en az hasar almasını sağlarız, gelişimsel olarak sağlıklı ilerleyebilmesi için neler yapabiliriz bunlara odaklanıyor olacağım. Narsisistik kişilik bozukluğu ile ilgili diğer yazılarımı okumak için blog sayfamı ziyaret edebilirsin.

Toksik Pozitifliği Bırakıp Müdahalelere Başla

Narsist bir ebeveynle büyümek hiçbir zaman zarar görmeden, travmasız, yarasız olmaz. Yeterince iyi bir anne ve stabil bir baba ile büyürken dahi travmalar ve hayal kırıklıklarına sahip olurken narsist ebeveynle büyümek bu iyimser tablodan çok uzaktır. Herşeyden önce bunu kabulü ve ortada problem yokmuş gibi yaşama hali varsa bunu bırakmalı. Bu kişilikler obsesif narsist, kontrolcü, yönetici, güdücü, dizginlerin kendilerinde olmasını isteyen yapıda oluyor. Diğer partner sinmiş, huzursuzluk çıkmasın, aman tadımız kaçmasın(Ali Rıza Bey), yanlış birşey yapmayalım da kavga gürültü çıkarmasın diye diye pasifize olmuş, edilgen bir pozisyona evrilebiliyor. Önce üstündeki kumları silkeleyip ben de varım demen şart.

Çocuklar gözlemleyerek, izleyerek, modelleyerek, ebeveynleri üstünden dünyanın nasıl bir yer olduğuna yönelik ilk izlenimleri ve kodlamaları içselleştiriyorlar. Narsist ebeveynlerinin hal, hareket, reaksiyon, tutum, tavırlarını bolca görüp diğer ebeveynin yokluğuyla yaşamaları onlar açısından iyi olmayacaktır.

Narsist Ebeveyni Değersizleştirmemek Gerekir

Çocukla birebir narsist partnerin davranışlarının yanlışlığı ile ilgili konuşmalar yapmak uygun değil. Unutmayalım ki ne kadar olumsuz davranışları olsa da çocuğun ebeveyni. Çocuğun gözünde ve gönlündeki ideal yerini sarsmamak gerek. “Babanı biliyorsun işte her zamanki baban, böyle o”, “Annenin huysuzluğu yine üstünde” gibi söylemler o ebeveynin kaale alınmayacak, güvenilmeyecek, otoritesi kabul edilmeyecek biri olduğu algısını yerleştirir. Evet narsist ebeveynin yaklaşımları gerçekten de bu tür tutumları hak eden şekilde olsa da çocuğu bilinçlendirmekten kaçınılmalı. Bunun önemli 2 sebebi var:

  • Çocuğun ebeveyn imgesinin tehlikeye düşmesiyle hayata karşı boşluk ve güvensizlik geliştirmesi.
  • Çocuğun bilinçlenerek erken olgunlaşması, bilmesi. Çocukluğun olumsuz da olsa hissiyatlarını yaşayamaması, yaşından ileride anlama ve anlamlandırma yetisiyle yetişkin dünyasına erkenden girmesi.

Çocuğa İdeal Ebeveynlikle Anılar Biriktir

Narsist bir ebeveynle büyümek gerek aşırı detaylı hatırlanan yıkıcı ve kırıcı anılara; gerek de irili ufaklı sürerli kötü hissettiren anlara sahip olmak anlamına gelir. Değersizlik, görülmemek, yük gibi hissetmek, diken üstünde olmak, belirsizliğe tahammülsüzlük, yetersizlik, suçluluk, sevilmeye layık olmamak, utanç gibi duygular gerek narsist ebeveyn gerek de narsist partnerle yaşamanın kaçınılmaz getirileri.

Diğer ebeveyn olarak mümkün mertebe çocuğun narsist ebeveynle temasını kesecek aktiviteler, ev dışı planlar, beraber geçirilen güzel vakitler, yukarıda sıraladığım duygulara panzehir olacak hoş duyguları çocuğun hissetmesi ve deneyimlemesiyle sadece kötü/olumsuz anılara sahip olarak yetişkinliğe geçmek yerine psikolojide kaynak dediğimiz zor zamanlarda tutunabileceğimiz ve sığınabileceğimiz anıların bize cesaret ve güç vermesidir. Kendi çocukluğundan bu tür gülümseten insan, eşya, zaman, yer hatırlayıp kendinden de bu fenomeni anlayabilirsin. Çocuğuna da benzer miraslar bırakmaya ne dersin?

Güvendiği Bir Uzmanla Çalışılabilir

Narsist kişilerin yaşamı daha çok olması gerekenler, doğrular, kanun ve kurallar, sınırlanmış sert çerçeveli düzenler, uyulması gerekenlerdir. Böyle bir yaşam duygudan uzak, mantık ve materyalin hakimiyetinde yaşamak demektir. Çocuk, duyguları tanıma, anlama, paylaşma ve ifade etmeyi ebeveyn üstünden pratik eder. Narsist ebeveynle bunu yapmak ya zordur ya da yoktur. Örneğin sevgiyi gösterme, belli etme, verme konusunda utanma – sıkılma ve bundan uzak durma yaygındır.

Narsist ebeveyn çocuğunu uzantı gibi görebilmekte. Çocuğun ayrı bir birey olduğunu görememekte, kendi istek ve arzularını karşılaması gereken kendisinin bir organı gibi algılamakta. Böyle olunca çocuğun ihtiyaçlarını görememe, çocuğun ne istediği ve ne istemediğiyle ilgilenmeme, kendininkileri ona dayatma yoğundur. Bu tür bir ilişkilenmenin kaçınılmaz sonucu çocukta kimlik karmaşası, kim olduğuyla ilgili kafa karışıklıkları, kendine yönelik şefkatten uzak ve sert tutumlar.

Çocuğu nesne, uzantı olarak değil de özne olarak “varsın, seni duymaya niyetliyim, olduğun halinle özelsin, kendi sevdiğin ve sevmediğin şeyler var ve bunları kabul ediyorum, senin de kendini kabul etmeni temenni ediyorum” şeklinde yaklaşımla duygu dünyası ve kişilik gelişiminin diğer tüm ayaklarında var olan bir terapist, çocuğa yeni ufuklar açmak için birebirdir.

Konuyla ilgili daha çok şey yazılır, çetrefilli ve geniş çerçeveli bir konu. Evlilikte, boşanma sürecinde, ayrıldıktan sonra çocukların psikolojisi, “nasıl davranmalıyım”, “nasıl bir yol izlemeliyim?” gibi durumların içinde olan bireylerle İzmir’de yüzyüze ve online seanslarla kaygıları ve soru işaretlerini gideriyor, ruh sağlığımızı koruma yolunda beraber çalışıyoruz. İletişim sayfamızdan bize ulaşarak detaylı bilgi ve randevu alabilirsiniz.

Narsist Erkeklerin Kötü Davranma Sebebi

0

Narsisizm ve narsist partner denince akla kötü ve yıkıcı davranışlar gelir. Literatürde narsistin love bombing sürecindeki kelebekler uyandıran muazzam olumlu jestleri, sürprizleri, değerli hissettiren ve sevgi dolu yaklaşımları bolca yer bulurken kötü davranışlarıyla ilgili bilgi yok. Sığ şekilde sadece narsistler kötü davranır denip geçiliyor lakin neden bu tür şeylere başvuruyorlar üzerinde durulmuyor. Tam da bu yazımda narsistler neden partnerlerine kötü davranır? sorusuna cevap vereceğim. Yazı psikolojik bağlamda derinlikli dinamikler bulunduruyor dolayısıyla minimum düzeyde psikoloji ve narsisistik kişilik bozukluğu ile ilgili bilgi sahibi olunması anlamayı kolaylaştıracaktır.

Sınırlarını Genişleteceğim ve Beni Terk Etmeyeceksin

Narsist erkekler kendini terk etmeyecek kadını bulduğundan emin olma veya kendini terk edemeyecek kadını yaratma süreci yaratırlar. Hor ve gaddar, anlayışsız davranışın dozu giderek artabilir. Partneri her ne olursa olsun alttan alsın, idare etsin, ağlasın üzülsün fakat günün sonunda beraberliğe devam etsin, göz yumsun, görmezden gelsin ister. Böylece ilişkideki yerinden emin olmak ister, kaybetme korkusunu minimumda tutmak için kendine yer yapar. Her kavga ve yaratılan olumsuzluktan sonra terk edilmediğini görerek rahatlar.

Koşulsuz Terk Etmeyecek Tek Kişi Annedir

Anneler çocukları ne kadar yaramaz, baş belası, ömür törpüsü, sabır sınayıcısı olsa da terk etmezler. “Atsan atılmaz satsan satılmaz” düsturuyla başa gelen çekilir kabulünde olurlar. Elin oğlu ve elin kızı nazı bir yere kadar çeker. Çekemediği yerde gider. Bu sebeplerden anneye yönelik tutum hadsiz, sınırsız, rahat, sonucunu düşünme gereği olmadan olur. Çünkü anne ne yaparsam yapayım orada durandır. Gitmeyeceğinden emin olduğum tek kişidir. Baba terk edebilir. Babalar sıklıkla terk de eder. Anne köklenen, ait olan, kapsayan, kabullenen, bakımveren, stres ve sıkıntıları çeken ve çekmeye de gönüllü olandır.

Narsist Anne Arar ve Anneleştirir

Yukarıda yazdıklarımın narsisizmle ne ilgisi var? sorusu zihinlerde peydah olduysa hemen yanıt vereyim. Narsistler duygusal yaş olarak çocukluk/ergenlikte fikse kalmış, takılmış kişilerdir. Cezbedici, hayat dolu, çocuksu, enerjik, sevimli, çekici yanları buradan gelir. Çocuğun anneye ihtiyacı var. Tek başına hayatta kalamayacak, ayakları üstünde duramayacak olan çocuk, kendisine koşulsuz bakımverecek ve gitmeyecek anne ister. Narsist erkeklerin ilişkide partnerine kötü davranmasıyla beraber partnerde her ne kadar öfke, nefret, kırgınlık, üzüntü gibi duygular olsa da aynı zamanda narsiste yönelik acıma, merhamet, sahiplenme duyguları gelişir. Bunun temelinde partnerin, narsist erkeğin içindeki çocuğu görmesi vardır. Anlamsız ve yersiz tepkilerini anlayamaz fakat duygusal zeminde içsel olarak onun terk edilmişliğini, yaralı halini, zavallı ve acınasılığını, sevilmemiş ve ezilmişliğini görür. Bir yandan narsist erkeğin öfkesine ve yıkıcılığına maruz kalırken diğer yandan onu sahiplenme ve daha önce yaralayan&terk edenlerin yaptığını yapmamak üzere hareket eder. Tam tersi yol tutar: narsisti terk etmemek için görünmez bir yemin etmiş gibidir ve onun yaralarını sarmak ve iyileştirmek için kolları sıvamıştır.

Tamam Çok Abarttım Bir Süre İyi Davranacağım

Narsist erkek, partnerine korku, diken üstündelik, tedirginlik, endişe, huzursuzluk duyguları enjekte eder. Partner zaten bu duygularla ilerlerken suistimal ve psikolojik istismarın şiddeti çekilmez boyuta gelirse iki tarafın da görünmez akde attıkları imza bozulmaya yüz tutar: Artık dayanamıyorum, seni terk etmek zorundayım!

Durumun ciddiyetini anlayan narsist erkek pabucun pahalı olduğunu idrak eder. Telafi ve geri kazanma çabasıyla partnerine sevgi dolu, o ilişkinin en başındaki aşırı olumlu tutumla yaklaşır. Özürler diler, gerekirse yalvarır. Partneri yumuşayıp yelkenleri suya indirdikten ve ortada kaybetme korkusu atmosferi kalmadıktan bir süre sonra tekrar sıkıntılı sürece girilir.

Bir de Ben Terk Edemem

Narsist bir erkekle yaşamanın tüm dezavantajlarıyla yaşamaya alışılır: Maskülen bir erkek yerine kırılgan bir çocukla yaşamak, en ufak şeylerden kavga gürültü çıkması, suçlamalar, değer verilmemesi, öncelik olamamak, geleceğe yönelik güvensizlik. Kulağa ne kadar ağır geliyor değil mi? Bu ağırlık çekilmek için göze alınıyor. “O eski mutlu günlerimize döneceğiz” umudu, “bir gün düzelir” umudu ve beklentisi sürecin devamında etkili inançlar.

Zorluk ve yıpranmalara rağmen narsist partnerinin içindeki çocuğu gören kadın, bu çocuğun travmalara sahip, sakatlanmış, yalnız, bir başına, çaresiz, tek başına hayat yolunda sendeleyecek biri olduğunu görür. Kendinde sorumluluk hisseder; “öncekilerin yaptığını ben yapmamalıyım”. Bu durum bir nevi ihale bana kaldı ile eştir. Narsistlerle birlikte olan kişilerin ortak profiline baktığımda; suçluluğa yatkın, kötü insan olarak bilinmeme isteği ve bu uğurda kanıtlama çabaları, aşırı merhamet ve vicdani rahatsızlık bulunduruyorlar. Bu iyi görünen veçheler kendi mezarını kazmak için yeterli aletlere dönüşüyor.

Narsist Erkeğin Amacı için Kötülüğün Hizmeti

Yukarıda verdiğim bilgiler doğrultusunda gördüğümüz gibi kötü davranışlar sadece yapılmak için yapılmıyor. O kadar basit olduğunu düşünmek naifliktir. Bu kötülükler partneri paradoksal şekilde kendine daha çok bağlamak için kullanılan bilinçdışı stratejilerdir. İnsanoğlunda kendisine acı çektirene yanaşma ve onu kazanma dürtüsü mevcuttur. Bozuk olanı onarma ve iyileştirme ve bunu yapabilen kişi olma gururu mevcuttur. Yaptığı yatırımın gitgide artmasıyla beraber bu yatırımın boşa gitmemesi, bugüne kadarki emeklerin hiç olmaması için yoldan dönülmesinin doğru olduğunu bilse dahi dönmemek de dahildir.

Cefasını ben çektim, sefasını başkası mı sürsün!

Narsisizm, narsisistik suistimal, özgürleşme, güçlenme, kendine dönme yolunda olmak isteyenler aşağıda görseli bulunan online video eğitimime katılabilir, iletişim sayfamızdan İzmir’de yüzyüze terapi veya online terapi talebinde bulunabilir.

Narsistle Baş Etmen için Tüm Bilgiler

0

Narsisistik kişilik bozukluğu olan kişilerle yaşamak, aynı ortamı paylaşmak, evli olmak, ilişki yaşamak müthiş zorlayıcı ve yıpratıcı(yaşayanlar “Ahh hocam bir de bana sor!” dedi bile). Peki narsist bireylere karşı elimiz kolumuz bağlı mı? Asla. Bilinecek, yapılacak, uygulanacak birçok tutum ve yaklaşım var. Bilgi güçtür. Narsistler zeki, kıvrak, bilgili, akıllı, manipülatif kişiler. Bu konuda üstlerine yok. Maruz kalan kişiler ne kadar bilgisizce manipüle edilmeye o kadar açık. Bu sebepten ilk etapta kişi kendisini gerekli bilgilerle donatmalı. Güçlenmenin bir ayağı bu. Tek başına yeterli olmayan bu ayak aynı zamanda olmazsa olmaz ve ilk adım. Diğer ayaklar olan farkındalık yaşamak, içgörü geliştirmek, kendini tanımak, sebep-sonuç ilişkileri kurmak, duygusal okur yazarlık gibi gelişmenin ayakları için bire bir seanslarla çalışıyoruz. Narsist v Empat online kursumla da narsisizme karşı artık geri dönüşü olmayan gözdeki perdeleri kaldırarak kişisel gelişimimizde sekteye uğramayacak kıvama geliyoruz.
Bu makalede bolca bilgileneceksin, iyi okumalar!

Anlayış – Ortayolu bulma çabası Çalışmıyor

Hayvanlar koklaşa koklaşa insanlar konuşa konuşa, fikir ayrılıkları olabilir ama günün sonunda iletişimle uzlaşabiliriz, rahatsızlıklarımızı taleplerimizi birbirimize iletmeliyiz gibi klişe telkinler bir narsist söz konusuysa geçerli değil. Narsistlerle konuşulmuyor, diyalog kurulamıyor monolog düzeyinde kalıyor, anlaşmak için konuşmuyorlar ikna etmek ve kendi isteklerini kabul ettirmek için ter döküyorlar. Senin ne söylediğine canı gönülden dikkat kesilmiyor, anlamaya çalışmıyor. Kendi sırasının gelmesini bekliyor. İkna kabiliyetleri yüksek, ağızları iş yapıyor. Yeter ki onunla aynı fikirde ol, ona uyumlu ilerle; sorun çıkmaz. Bunun dışına çıktığında sessizlikle cezalandırma, şiddet, küsme, sevgi ve ilgiyi geri çekme gibi davranışlara yönelir. Özetle bir narsistle iki yetişkin stabil iletişimi kurulamaz. Tek taraflılık hüküm sürer.

Narsistle Narsistin Diliyle Konuşulmalı

Yukarıdaki başlıkta narsistle sağlıklı iletişimin mümkün olmadığını paylaşmıştım. Hiç mi iletişim/etkileşim kurulmayacak bu kişiliklerle!? Böyle hayat yaşanmıyor elbet. Bir narsistle nasıl konuşulur dersek cevap basit öz ve net: Kendi diliyle. Korku dili olan, korkutarak, tehdit ederek, gözdağı vererek ilişkilenen narsiste savunma yapmak, pasif pozisyonda kalmak işe yaramayacak bilakis onu daha da pervasızlaştıracaktır. Sakinliği, insaniliği olgunluk olarak değil zayıflık ve güçsüzlük olarak görür.

Pasif agresif, kırılgan, dolaylı, alttan, imalı, nükteli dili olan özellikle gizli narsistlerle yine onların diline benzer bir dil kullanılması şarttır. Bu kişiliklerle direkt iletişim tutmaz. Açık ve net dilden rahatsız olur. Kendisi böyle bir dil kullanamadığı için kullananı kötü addeder. Dobralığı patavatsızlıkla karıştırır. Kolaylıkla alınır. Kırılmak, üzülmek, güvenmekte üstüne yoktur. Böyle kişilerle birlikte yaşayanlar ne söyleyeceklerini önden defalarca düşünüp tartıp büyük hassasiyetle iletirler ya da hiç iletmezler. Anlamasını beklerler, davranış ve tutumlarla mesajlarını sergilerler, dile getiremezler çünkü dile getirdiklerinde karşılaştıkları tablo küsme, geri çekilme, ilişkinin bozulması gibi sonuçlar olduğu için bundan kaçınırlar.

Asla Değiştirmeye Çalışma!

Narsist kişilerle partner ya da eş olan kişilerin yegâne içine düştüğü hata: Düzelir mi, değişir mi, iyileşir mi? sorusunun peşine düşüp bunu sağlamaya çalışmak. Hem de bunu  bizzat yapmaya çalışarak, sorumluluğu kendinde hissederek yola koyulanlar en büyük hüsrana uğrayanlar. Haricinde terapiye gitmesine ön ayak olmak, ailesiyle işbirliği yapmak eklenebilir. Gerek kişinin kendisi gerek başkalarından destek alarak narsist bireyin değişmesini arzulamak beyhude kalmakta. Yıllarını bu uğurda heba eden kişiler “şimdiki aklım olsa aah ah” cümleleri kurmakta. Bu cümleyi kim bilir kaç kez duydum herhalde sayamam…

Yeni ve farklı bir bakış açısı sunuyorum şimdi. Narsist bireyler çocukluk çağında anne figüründen ayrışma/bağımsızlaşma girişimini yetişkinlikte partneri/eşi üzerinden gerçekleştirmeye çalışarak hayatta var olmaya çalışan kişidir. Birçok davranışı tamamen bu uğurda yapar. Onun bireyleşmesi için bu zorakidir. Partnerler bu uğurda yıpranan ve anlamlandıramadığı birçok tutuma maruz kalan araçlar olmakta. Hal böyleyken narsisti değiştirmeye, iyileştirmeye çalışmak karşılıksız kalır çünkü narsist bu şekilde kendini gerçekleştiremeyeceğini bilir. Onu bu şekilde kabul etmekten başka çaren yok. Bu, onun davranışlarına, suistimaline göz yum, katlan, kabullen demek değil. Onun bu şekilde hayatta var olabildiğini kabul et. Ama yok ben değiştirmek için mesai harcamaya niyetliyim diyorsan bol şans!

Narsiste karşı sakin kalabilmen için birkaç tüyo paylaşayım. Kışkırtıldığını, tuzağa çekildiğini, önce tepki vermen için ortam/zemin yaratılıp ardından verdiğin tepki için suçlandığını gözlemliyorsan bu bilgiler sana nefes aldıracak.

Narsistler çok usta duygu okuyucularıdır. Mikro ifadeleri görebilirler, ses tonu mimik gibi ayırt edici mini iletişim araçlarını fark ederler, ikna kabiliyetleri ve iletişim becerileri genellikle yüksektir. Uzun konuşmalar, bol argümanlı tartışmalardan kaçınmaya bak. Duygu içerikli diyaloglara girmemeye çalış. Özellikle korku duygunu gösterme. Senin zaaf ve hassas yönlerini bildiğini düşünüyorsan özellikle o noktalara oynadığı anlarda bunun farkına var ve “şuan benim x noktamla ilgili üzerime oynuyor ve benden reaksiyon vermemi bekliyor, bu tuzağa düşmeyeceğim” telkinini içinden kendine ver, gerekiyorsa ortam değiştir.

Narsistle Beraberken Terapi Neden Hayati?

Bir narsistle beraber olanların sıklıkla kendi aklını, hafızasını, gerçeklik algısını sorguladığını biliyorum. Şüphe, güvensizlik, paranoya, kararsızlık gibi duygu ve durumlar da sıkça eşlik ediyor. Bu tür belirti ve çıktılara yol açan başlıca suistimal etmenleri gaslighting, suçlama, duygusal – fiziksel şiddet, baskılanma, kontrol edilme, korkutulma, kabullenilmeme gibi tutumlar oluyor. Narsistler kıvrak, zeki, sinsi, akıl oyunlarına hakim, manilüpasyon tekniklerinde kendiliğinden yetenekli kişilikler. Onlarla beraber yaşamak survivorda yarışmakla eşdeğer. Bir farkla; asla kazanan olamayacağını bilerek bu şartlarda kalırsın.

Çetin ve stabiliteden uzak bu şartlarda yaşadıkça ruh sağlığın hasar görür. Sağlıklı düşünebilme yetin zayıflar. Duygularınla bağlantın kopabilir. Eskiden kolaylıkla gelen şeylerde artık iyiden iyiye zorlanabilirsin. Bu sebeplerden bir üçüncüye ihtiyaç duyulur. Objektif bakabilen, yol gösteren, ışık tutan, olanı olduğu gibi görebilmeni sağlayan, duygu ve düşüncelerine güvenebilmene vesile olan bir yoldaş hayat kurtarır. Gerek maruz kalınan tutumları saptayabilme ve ayırt edebilme gerekse de bu makalenin başlığı olan baş etme yöntemlerini öğrenerek hasarı minimumda tutmak sağlanır. Ayrılmak/boşanmak isteyen kişilerin güçlenmesi için çalışılabilir.

Narsiste Narsist Olduğu Söylenmeli mi?

Herşeyden önce kimseye ruh sağlığı profesyonelleri dışında teşhis koymak kimsenin haddine değil. Kaldı ki ruh sağlığı profesyonelleri dahi teşhislerde hassas davranmalı. Bunu bir kenara bırakırsak kişilerin partner- eşleriyle alakalı şüpheleri olabilir ve bu şüpheler çok bariz ortada olabilir. Altı dolu olan ve birçok belirtinin kabak gibi ortada olmasıyla birlikte belirtilerle yola çıkıp partnerlerine narsist olduğunu söyleyip söylememe konusu kafanı kurcalıyorsa çok kısa ve net bir cevapla bunu yapmamanı söylemeliyim.

Söylenmesi durumunda kabul etmeme, araştırarak bu konuda bilinç geliştirmesi ve manipülasyonlarını daha sistematik yapma riski, narsisistik kırılma yaşayarak ilerleyen süreçte suistimalin dozunun artması, öfke patlamaları, cezalandırmalar, onun da seni narsist olarak addetmesi gibi sıklıkla karşılaşılan karışık ve içinden çıkılmaz sonuçlar yaratır.

 

Eğitim, Atölye ve Yeniliklerden Haberdar Olmak için E-mail Bültenimize Kaydol