Cinsel İsteksizlik Problemleri
Evli çiftlerde gördüğümüz cinselliği tam anlamıyla yaşayamama, partnerlerden en az birinde görülen isteksizlik, gönülsüzlük, kaçma gibi davranışlar olabiliyor. Diğer partner yıpranıyor ve kendini arzulanmamış, sevilmemiş, değersiz hissedebiliyor. Ya da eskisi kadar güzel ve çekici hissetmeyebiliyor. Direk bu türden düşüncelere girmek yerine bu sorunun kendisiyle alakası olmayabileceğini, cinselliğe yanaşmayan partnerin kendi problemleri de olabileceği akla gelmelidir. Çiftler arasında iletişim yoksa ya da yetersizse, açık iletişim yoksa yani asıl sebepler saklanıyor ve paylaşılmıyorsa bu bir belirsizlik yaratır ve yorar.
Cinsellik, yemek içmek ve uyku gibi en başat biyolojik ihtiyaçlarımızdan biridir. Bazen bazı bireylerde cinselliği önemsizleştiren, geri plana atan, partnerine ”aman sen de çok önemsiyorsun” deyip kötü hissettiren, olmasa da olur tutumunda olan durumlar görüyoruz. Bu tür tutumlar doğru değildir ve mutlaka bir problem vardır.
İdeal Cinsellik Sıklığı Ne Olmalı
Her bireyin libidosu farklıdır. Her ilişkinin dinamikleri ve beklentileri farklıdır. Fakat cinsellik hem karşılıklı sevgi ve ilginin bir tezahürü, paylaşım, tek olmak, rahatlamak, hem bedensel hem zihinsel değerliliğin sembolü olması sebebiyle aralıkların çok uzun olmaması beklenir. Örneğin bazı çiftler haftada bir ilişkiye girerken bazıları ayda bir cinsellik yaşayarak mutlu olabilirler. Fakat aralıkların 3 aya 6 aya, senelere çıkması kesinlikle normal değildir ve durumun değerlendirilmesi gerekir. Çiftlerin cinselliğini doyumlu ve tatminkar yaşamaları birbirlerine ve kendilerine verdikleri değerin göstergesidir. Herhangi bir sebepten cinsellikten uzak durmak zamanla yıpranmalara yol açıyor.
Cinsel Sorunlar İçin Profesyonel Destek
Psikolojik ya da organik bir sorunun bulunması durumunda mutlaka destek alınmalı. Vajinismus, erken boşalma, sertleşme problemi, cinsel istekte azalma, stres tabanlı isteksizlik, duygusal anlamda uzaklaşma, çiftin arasındaki problemlerin cinselliğe yansıması gibi durumlarda çift kendi arasında bazı durumları çözmede yetersiz kalabilir. Bu tür durumlarda bir aile çift terapistinden destek alınması faydalı olacaktır.
Cinsel Mitler ve Psikoeğitim
Kök ailelerden, akrabalar, çevre, arkadaşlık, kültür gibi etmenlerden bireyler cinsellikle ilgili yanlış edinimler öğrenebiliyor. Önyargılar, ayıp, günah, yasak gibi birçok kısıtlamaları kendilerine koyabiliyor. Bilgi eksikliği de varsa cinsel doyum anlamında geri kalınıyor. Bu durum da çiftleri birbirine yaklaştırmaktansa soğutuyor.
Örneğin “cinsellik çocuk yapmak içindir” gibi bir düşüncesi olan erkeğin, çocuk düşünmek dışında cinsellik yaşamamalıyım kalıbı eşi tarafından anlamlandırılamaz. Ya da kadınlığı kutsal ve annelikle ilişkilendiren erkek cinselliği günah/ayıp gibi algılar. Bu tür kök inanç ve düşünce yapıları uzman psikolog tarafından tespit edilir ve psikoeğitim ile birlikte danışan cinsellikle ilgili yeni kazanımlar elde eder.
Cinsel İsteksizlikte Aranızdaki Bağa Dikkat
Cinsellikle alakalı problem yaşayan çiftlerin yaptığı bir hata da sadece cinselliğe odaklanmaları. Eğer aralarında çeşitli sebeplerden tartışma, soğukluk yaratacak meseleler varsa bu sorunlar da cinselliği etkilemektedir. Sorunların görmezden gelinmesi, geçiştirilmesi doğru olmuyor. Çünkü farkında olarak ya da olmayarak çiftin arasındaki yakınlığı ve çekimi bozan bir etmendir. Bu problemlerin kontrollü uygun şekilde seans odasında ele alınması faydalı olmakta.
Partneriniz İsteksizse Kendi Duygularınıza Dikkat
Partneri cinselliğe mesafeli ya da dirençli olan bireyler duygusal anlamda arzulanmamış, güzel hissetmemek, çekiciliğini kaybettiğini düşünmek gibi düşünce ve duygulara girebiliyor. Bu tür içinde bulundukları sıkıntıları davranışlarla partnerine yansıtabiliyor. Bu tarz yaklaşımlar zaten isteği olmayan partneri daha çok itiyor. Bu sebeplerden hem kendisinin duygusal problemleri hem partnerinin cinsellikle ilgili yardım alması için kendisinin çözmeye çalışması doğru olmuyor.
İzmir Psikolog Kağan AY