Panik atak nasıl geçer? sorusu bu hastalıktan muzdarip kişilerin merak ettiği en önemli soru. Bu yazımızda bu rahatsızlıkla ilgili bilinmesi & yapılması gerekenler, terapi ve tedavilerle ilgili bilgiler bulacaksınız. En baştan söyleyelim: Panik atak çözümü olan, geride bırakılabilen, bireylerin yollarını ayırabildiği çaresiz olmayan bir durumdur. Yeter ki doğru yönlendirmelerle birlikte bu hastalığa karşı güçlenmek isteyin.
Panik Atak Nasıl Geçerden Önce Panik Atak Nasıl Geçmezi Bilmek Lazım
Panik atak, gerek bazı uzmanlar gerek kişisel gelişimciler vb. tarafından anlaşılmayan, sığ yaklaşımlarla üstüne gidilen bir bozukluk. Örneğin kişilere sadece baş etme araçları sunuluyor. Bunların başında nefes kontrolü, çevredeki eşyaların isimleri – renkleri say gibi telkinlerle anı kurtarmak kısmında kalınıyor. Bu yaklaşım panik atağı bitirmez. Bu tür baş etme mekanizmaları evet faydalıdır, fakat hastalığı kökünden temizleyecek araçlar değildirler.
Panik atak anksiyete bozuklukları grubunda olan yoğun hissedilen fiziksel belirtilerle birlikte gerçeklikten, kendilikten kopma – yabancılaşma, delirme çıldırma korkusu gibi zihinsel belirtiler de gösteren ciddiye alınması gereken bir psikiyatrik rahatsızlıktır. Çözümü ve terapisi ehemmiyetle, bu alanda ehil olan psikologlarca yürütülmeli ve kişiye özel yaklaşılmalıdır. Unutulmamalı ki her bireyde panik atağı yaratan durumlar farklıdır.
Panik Atak İçin Doğru Terapi
Psikolojide birçok terapi yaklaşımı vardır. Hepsinin çalışma şekli farklıdır ve hepsi ayrı ayrı işe yararlar. Buraya hepsini yazamayız fakat birkaç tanesiyle ilgili bilgi verebiliriz. Kendinize uygun gelen yaklaşımı benimseyerek uygun uzmanla panik atağı yenmek için destek alınabilir.
- Bilişsel Davranışçı Terapi: Yaygın kullanılan terapilerden BDT, özellikle kişiye düşünce-duygu-davranış üçlüsüyle ilgili hakimiyet kurmayı benimser. Seanslar yapılandırılmıştır yani önceden nelerin çalışılacağı bellidir. Seans süreleri kesin sınırlarla belirlenmiştir. Kısa süreli terapiler grubuna girer, ödevler verilir, bilişsel hatalara ağırlık verilir.
- Psikodinamik Psikoterapi: BDT’ye nazaran daha uzun sürer, bireyin geçmiş yaşantılarına odaklanır. Kişinin duygusal zorlanmalarına, travmalarına, aile yaşantısına, genel hayatıyla ilgili kişiyi etkileyen faktörlere odaklanılır. Mekanik değildir, hayatın içinde olanlar seans odasına yansıtılır. Sebep-sonuç ilişkisi ile farkındalık geliştirmek amaçlanır.
- EMDR: Göz hareketleriyle duyarsızlaştırma ve yeniden işleme anlamına gelen bu terapi ekolü geçmiş anılar üzerinden çalışır. Travmatik anıların duygusal yüklerini hafifletmek ve kişinin üstündeki etkilerini ortadan kaldırmayı hedefler.
Panik Ataktan Kurtulanlar Neler Söylüyor
Bir zamanlar panik atak geçirip artık bunu yaşamayanların ortak noktaları var. Herşeyden önce “bir an önce kurtulmalıyım, bunu yaşamamalıyım” demek yerine “ben bunu zamanla üzerimden atacağım ve bunun için gerekenleri yapacağım” mentalitesinde oluyorlar.
İkincil korku dediğimiz korkunun kendisinden korkmayı bırakabilenler panik atağı atlatıyor.
Belirsizliğe karşı tahammülünü artırdıklarını görüyoruz. Kontrol etmek ihtiyacı hisseden ve bunu davranışa dökenler malesef panik atakla devam ediyor. Bilme isteğini bırakıp bilmemenin rahatsızlığını göze alabilenler bu rahatsızlığı geride bırakıyor.
Panik Atak Bir Kaygı Bozukluğudur
Panik atak bir kaygı bozukluğu ayağıdır. Yani kişinin belli sebepler üzerine(en çok görülenlerden sağlık, ölüm, ya kötü bir şey olursa vb.) kaygı duyması ve tedirginlik içinde olması halidir. Panik atak bu kaygılı duyguların kısa sürede yoğun yaşanması halidir. Bireyin kaygılı yapısının kaynağı araştırılmalı, hali hazırda kaygıyla olan ilişkisi irdelenmeli, güncelde hala kaygılanmasına sebep olacak faktörler tespit edilmeli. Korku duygusu törpülenmeli, hayır deme yetisi geliştirilmeli, duygu ve düşünceleri içe atmaması; paylaşabilmesi için pratikler yapılmalı.
Terapist – Danışan Uyumu
Panik ataklarıyla baş edemeyen, hayatı zindan olan, yaşamdan tat alamayan ve üstesinden gelemeyen bireyler psikolojik danışma alma yolunu seçiyor. Çaresizlik ve karamsarlık duygularının içinde bulunan birey “bu rahatsızlığı hiçbir zaman yenemeyeceğim”, “tüm hayatım boyunca bununla yaşayacağım” gibi illüzyonlara kanabiliyor. Durumu ne kadar ağır ve vahim olursa olsun hiçbir insan bu rahatsızlıkla yaşamak zorunda değil. Çünkü doğru adımlarla, doğru mentaliteyle ve psikoeğitimle panik atak üzerinde hakimiyet kurmakta elimiz güçlü. Terapist ve danışanın kimyasının uyuşması, danışanın iyi olacağına yönelik inanç ve umut beslemesine vesile olur. Bu sebeple panik atak desteği için uygun psikolog seçmek önemli bir unsurdur.
Panik atağı yenmek için ne yapmalı?
Panik atağı nasıl yenerim? diye sorarsak öncelikle nasıl yenemeyize cevap verelim: Savaşarak. Panik atak ister 20 yaşında bir üniversite öğrencisi olsun ister 50 yaşında üst düzey yönetici olsun hayat deneyimi, yaş, statü dinlemeden bireyi darlayan bir sıkıntıdır. Bu bozukluğu yenmenin yolu savaşmak değil onu önce iyi anlayıp gerekli doğru adımlarla birlikte atak sayısını minimuma indirip korkuyu yenmektir. Bunu terapilerde danışanlarımıza detaylı öğretiyor, uygulamalarda rahat olarak panik atağı karşılamalarını sağlıyoruz. Zaten bir müddet sonra panik küsüp gidiyor…
Panik atak hastalığı ne zaman geçer?
Panik atak ilaçsız geçer mi?
Panik atak bir gün sürer mi?
Panik atağın bir gün sürmesi mümkün değildir. Vücudumuz sınırları olan bir organizmadır. Tabii bu yazıyı okuyup “ama hocam benim bir gün sürüyor, hatta daha uzun sürdüğü de oldu!” gibi bir cevap içinizden gelebilir. Bunun adı sekonder korkudur. Yani korkunun kendisinden korkmak; korkudan korkmak.
Panik atağın normal şartlarda en uzun sürmesi gereken dakika aralığı 15’tir. Bu ortalama süredir. Kimisinde 9 dakika kimisinde 20 dakika olabilir. Fakat daha uzun süremez. Eğer sürüyorsa doğru yöntemleri henüz bilmiyorsunuz, panik atakla cebelleşiyorsunuz. Dolayısıyla inatla sürüyor ve yakanızdan düşmüyor. Panik ataktan kurtulanların arasına katılmak için bize ulaşıp bilgi & randevu alabilirsiniz.
Panik atak Ciddi Bir hastalık mı?
Panik atak en çok kimlerde görülür?
Panik atak en çok hayır diyemeyen, sınırları belli olmayan hatta “hiç sınırlarım yok” diyen, aşırı fadakar, kendini ihmal eden, suçlama ve ezme davranışına yoğun maruz kalmış, kayıp yaşayıp yasını tutamamış, genelde duygu düşüncelerini pek paylaşmayan ve içe atan bireylerde görülür. Bu bireylerin bu tip davranış örüntülerinde bulunmalarının elbette sebepleri vardır. Korkuları, kaygıları, endişeleri, bağımlılıkları, kazanımları dolayısıyla bu paternlere sahiptirler. Psikoterapide bunları çalışıp değişime şahit oluyoruz.