Çocuklara DEHB teşhisi konduğu andan itibaren -ki bunda elbet bozukluğun adı da rol oynuyor- aileler çocuklarının okul hayatında aman ne yapalım da dikkati dağılmasın, dikkatini nasıl toplar gibi yolları ivedilikle arıyorlar, haklılar da.
Bu yazımda ise en az dikkat kadar önemli olan ve göz ardı edilen “duygu kontrolü”, “çabuk öfkelenme” ve “duygusal iniş çıkışlar” konularında ebeveynleri ve Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğuna ilgi duyan meslektaşlarımı bilgilendireceğim.
En iyi yaşayan bilir diyerek öncelikle anne-babaların muhakkak gözlemlediği çocuklarındaki duygu patlamaları ve öfke konusu… Özellikle istemediği bir şeyi yapmak zorunda kaldığında, onun istediği kanal değil de ablasının istediği kanal açıldığında, tabletinden video izlemek istediğinde annesi tarafından derse oturması gerektiği hatırlatılınca…
Dışarıdan baktığımızda ortada sinir bozucu bir şey var evet fakat bu denli aşırı tepki verilecek kadar değil deriz. Gerçekten de böyle olsa bile dikkat eksikliği ve hiperaktivite bulunan çocukta durum böyle değil. Hele bir de DEHB ye sık eşlik eden karşıt olma karşı gelme bozukluğu ve davranım bozukluğu gibi eşlik eden bir problem de varsa iş daha da karmaşıklaşıyor.
Neden böyle peki? diye soranların merakını gidereyim:
- Bu çocuklar küçüklükten beri aşırı hareketli ve dikkatini diğerlerine tam anlamıyla veremediği için akranları tarafından yadırganabilir.(Göz teması, oyun kuralları belirleme ve uyma, sırasını bekleme, karşısındakine müsade etme, diğerinin hakkını gasp etme vb…) Dolayısıyla kendini dışlanmış, sevilmeyen, değersiz hissedebilir. Yalnız kalabilir ve bütün bunlar diğerlerine karşı rijid davranışlar olarak kendini gösterir.
- Bozukluğun bildiğimiz özelliklerinden biri “düşünce ve davranışların dışavurumunu engellemede yetersizlik”. Yan ne demek istiyorum; elinde olmadan duygularını yerli yersiz dışavurur. ‘Ben böyle bir hareket yapsam da bir fark olmayacak, hatta bana zarar bile verebilir’ gibi içsel muhakemeye gidemez çünkü bunun için ne zamanı vardır(dürtüsellik) ne de kabiliyeti(içsel dili ve anlamlandırması bozuktur).
- Bazı araştırmalarca DEHB li beynin normal beyinlere naxaran baxı bölümlerin daha az geliştiği ve küçük olduğu bulunmuştur. Duygu ile ilgili bölümler de bu farklılıklardan etkilenmiş olabilir
- Sosyal ipuçlarını anlamlandırma ve algılamada yetersiz olduklarından, ilerleyen senelerle birlikte sosyal ortamlarda “beklenen” davranışları sergileyemezler. Çocuklar, yetişkinlerden çok daha iyi gözlemcidirler; bu farklılık hemen hissedilir, buna uygun yadırgamalarda bulunulabilir. Unutmayın diğer çocuklar, çocuğunuzun dikkatini rahatlıkla tolere edebilir, hiperaktivitesini de sempatiklik ve heyecan şeklinde algılayıp normalleştirebilirler fakat duygusal dengesizlikleri, öfkesini, uyumsuzluğunu tolere etmezler.
- DEHB çocuğunda aktivistlik, özgüven yüksek olabiliyor. Benim dediğim olmalı, beni izlemeliler düşünceleriyle arkadaş ortamında yönlendirici ve başı çekici rolü kolaylıkla üstleniyorlar. Bu tür durumlarda muhalefet ve alternatifle karşılaştıklarında hoş karşılamayabiliyor hatta tepkilerini öfkeye kayan duygularla belli edebiliyorlar.
Duyguların Çalışılmasının Dikkat Eksikliğindeki Yeri Nedir
Çocuğunuz en arka orta sırada, hoşlanmadığı iki çocuk da sağ çaprazında ona bakıp kıkır kıkır gülüyorlar, imalı bakışlar atıp birbirlerine kıs kıs bir şeyler söylüyorlar. Normalde her ne kadar sinir bozucu olsa da normal karşılama şekli aynı şekilde karşılık vermek, görmezden gelip umursamamak, zaten sevmediğim kişiler deyip ‘amaan istediklerini yapsınlar onlara onların istediğini vermeyeceğim, kışkırtmalarına müsade etmeyeceğim deyip’ önüne bakmak veya uğraşacak bir şey bulmak olacaktır. Fakat dikkat eksikliği / hiperaktivitesi olan çocuk kolayca karşılık verir, duygularına hâkim olmakta zorlanır. Hele ki sınav gibi önemli bir andaysa, odaklanması gereken önemli aktiviteye büyük zorlukla dikkatini vermeye çalışırken bu tür kışkırtma davranışları onu çok daha fazla zorlar. Dikkati basit şeyler dahi dağıtabilirken bu durumun nasıl dengesini alt üst edebileceğini hayal edin.
Sonuç olarak çocukta duyguların rolünün önemi bilinmeli ve buna uygun tedavi süreci planlanmalıdır. Dikkat eksikliği iş gibi kısıtlı alanlarda etkili olurken duygular özel hayatından tutun hayatının bütün alanlarında karşısına sorun olarak çıkacak. Ergenlik ve yetişkinlik, çocuklukta kurtarılır.