Yeni bebek sahibi olmak dünyanın en güzel durumlarından biri. Heyecan, hoş bir atmosfer, aile bireylerinin bağlılığı; gerçekten güzel duygular. Diğer yandan yeterince bilinçli ve gözlemlemeyi seven anne-babalar sıra dışı bir durum fark etmiş olabiliyorlar. Bebekleri yerinde durmuyor ve sürekli bir oyun, kıpırdama, oynama hâli beklentisi bulunabiliyor. Belirli bir yerde ve nesnede yeterli zamanı geçirmeden başka bir şeye geçmek gözlenebiliyor. Bu tür durumlarda bebeğimde dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu mu var, olabilir mi? soruları akıllara geliyor.
DEHB ile özel olarak ilgilenen bir psikolog olarak bu yazımda bu durumdan bahsedeceğim. Evet, bebeğiniz görece normalden(normalden kastımız burada akranları, aynı yaş grubu diğer bebeklere kıyas olarak düşünülebilir) daha fazla enerjik, hareketli, maymun iştahlı, doyumsuz ise ve bir türlü durmak bilmiyorsa aklımıza dikkat eksikliği ve hiperaktivite gelebilir. Yukarıda belirttiğim davranışlara ek olarak nadir bilinen belirtilerden biri de öfke problemlerinin daha yoğun olması, memnuniyetsizlik, tatminsizlik hâlleri. Özellikle 2 yaş sendromu ile birleşirse ebeveynlerin sabırlarını zorlayıcı bir vaziyet baş gösterebilir. Neden öfke diye sorulursa sebebi şudur ki dikkat eksikliği bozukluğuna sahip ergen/yetişkin bireylerde bildiğimiz anlaşılamama, rahatsızlıktan dolayı gelen kendini ifade edememe durumu bebeklerde de mevcuttur.
Düşünsenize, bebeksiniz ve oyuna doymuyorsunuz, devam etmek istiyorsunuz fakat zaten fazlasıyla sabırla beklemiş anneniz sizi artık zorla oyun alanından kaldırıp yemek sandalyenize oturtuyor. Annenizin davranışı kendince haklıdır çünkü acıkmış olduğunuzu(saatlerdir tek lokma yemediniz) ve sağlığınızı düşünerek buna davranıyor. Fakat siz vaziyetten hiç de memnun değilsiniz. Ne tepki verirsiniz?
Bebeğimde Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Olabilir mi Nasıl Anlarım
Belli başlı bize göz kırpan belirtilerden bahsedip kendi çocuğunuzda bu durumlardan kaçı, ne derece var/vardı değerlendirmeniz yardımcı olacaktır. Öncelikle bebeğiniz ortada hiçbir şey yokken çok ağlar mıydı? Elbette her bebek ağlar; gazı olur, acıkır, uykusu gelir… Bunları karşılamak için her bebek ağlar, onların iletişim yöntemi budur. Fakat baktığımızda dikkat eksikliği ve hiperaktivite olan çocukların bebeklik öykülerini ailelerinden dinlediğimizde çok fazla ağladıkları, bu durumun anne-babanın sabrını taşıracak kadar sürdüğü, huzursuz ve kıpırdanmalı bir hareket halinin hakim olduğunu alıyoruz.
Göz önünde bulundurulması gereken bir diğer kıstas da anne karnındaki hareketlilik sıklığı/düzeyi. Bebeğiniz hamilelik sürecinde olağandan fazla tepiyor muydu? Diğer hamile arkadaşlarınızın karnındaki afacan mışıl mışıl uyurken sizinki ”çıkarın artık beni burdan” dercesine hareketlenir miydi? Bunları da düşünmekte fayda var. Eşler arasında hatta konu komşu akrabalar şakayla ”oo şimdiden fırlama olacak belli oldu” diye takılırlar. Aslında bunlar basit esprilerden öte bize bebeğin özellikleri hakkında bilgi verici durumlar olabiliyor.
Belirtiler her ne kadar bariz olursa olsun, ben bir uzman olarak 6 yaştan önce ne olursa olsun teşhis konmaması gerektiğini savunuyorum. Çünkü 3-6 yaş arası ego santrik dönemde çocuklar doğaları gereği zaten hareketli ve keşifçi olurlar. Tabiri caizse, sapla samanın birbirine karıştırılmaya müsait bir aralıktır. Psikiyatristlerin ağrı kesici yazar gibi hızlı ve durumu derinlemesine değerlendirmeden ilaç yazdığı şu dönemde kesinlikle uzak durulmasını tavsiye ediyorum; takdir ebeveynlerindir. Bu yazımı ”bebeğimde dikkat eksikliği ve hiperaktiviteden şüpheleniyorum” tarzında düşünceleri olan anne babalara yönelik sundum.